kayınbiraderin sana parazit gibi yapışmış. | Open Subtitles | مشغولون بحياتهم نسيبك يقتات عليكِ مثل الطفيليات |
kayınbiraderin, zekice ve gizli yöntemler kullanarak, onun ve ev halkının sevgisini kazandı ve şüphesiz paraya çevirebileceğini umduğu değerli bir aile eşyasını elde etmeyi başardı. | Open Subtitles | نسيبك أقحم نفسهُ بعواطف الصبي داخل هذا المنزل حيث, قام بسرقة غرضٍ عائلي ثمين آملاًبلاشك بأنيحولّهُإلىمالٍنقدي. |
Eşcinsel değilim, kayınbiraderin eşcinsel. | Open Subtitles | أنا لست شاذاً إنه نسيبك |
Ben de senin yardakçı Enişten olacağım. | Open Subtitles | مما يعني أنني سأغدو قريباً نسيبك التابع. |
Kayın biraderinden geçindiğini biliyoruz artık. | Open Subtitles | ..... نعرف بأنك تأكل عند نسيبك |
Phil, memleketim Güney Carolina'da dedikleri gibi kayınbiraderle evlilik vakti geldi. | Open Subtitles | كما يقولون في جنوب ولاية (كاليفورنيا) يا فيل حان الوقت لتزويج نسيبك |
Şirketin başına geçmek için Kayınbiraderinin aradan çekilmesini istedin. | Open Subtitles | تريد إبعاد نسيبك عن الصورة كي تدير الشركة |
Ben Patt, milyonlar değerindeki kayınbiraderin. | Open Subtitles | مرحباً، أنا (بات) نسيبك المليونير |
kayınbiraderin mi? | Open Subtitles | أو نسيبك ؟ |
Ross, o senin kayınbiraderin. | Open Subtitles | (روس)؟ إنّه نسيبك. |
"Yürü, Enişten seni çağırıyor" | Open Subtitles | إذهب ، نسيبك يناديك |
Enişten ile beraber çalıştığını duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أنك تعمل مع نسيبك |
Enişten oluyor. | Open Subtitles | إنه نسيبك |
Kayın biraderin ne derse desin. | Open Subtitles | مهما نسيبك يقول |
Phil, memleketim Güney Carolina'da dedikleri gibi kayınbiraderle evlilik vakti geldi. | Open Subtitles | كما يقولون في جنوب ولاية (كاليفورنيا) يا فيل حان الوقت لتزويج نسيبك |
Kayınbiraderinin etrafta dolaşıp geyik sesi çıkarması için zorladığını söylemiştin. | Open Subtitles | انت قلت انك جعلت نسيبك يجري في الجوار ويقلد صوت الغزال |
Çünkü hala eski Kayınbiraderinin yaşattıklarını atlatmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لأنني لازلت أتشافى من الدرجه الأولى التي حصلت عليها من نسيبك العزيز |