Zanlının ya acelesi vardı ya da onları ayırmak için vakit kaybetmedi. | Open Subtitles | الجانية كانت مستعجلة أو لم تبذل جهدا في نشرهم كما فعلت سابقا |
onları himaye altına alıp kariyer yapmalarını sağlamış birileri mesela. | Open Subtitles | مثل رعاة الأدب الذين سهلوا من عملية نشرهم ؟ |
Belki de onları tostuma sürebilirim. | Open Subtitles | الهلام، ربما يمكنني نشرهم على خبزي المحمص. |
Tüm yapman gereken deneme testi yapmadan onları serbest bırakamayız. Bu zaman alıyor. | Open Subtitles | لا نستطيع نشرهم قبل أن يكملوا الأختبارات، وهذا يتطلب بعض الوقت |
onları yayımlayan beyefendi bugün burada. Bay Norman Warne. | Open Subtitles | السيد الذي نشرهم هو السيد نورمان وارن |
İlginç belgeler, sayın Belediye Başkanı. Ben onları paylaşmaya karar vermeden önce buluşalım. | Open Subtitles | "وثائق مثيرة أيها العُمدة، فلنتقابل قبل أن أقرّر نشرهم". |
Fakat, yapabileceğimiz en iyi şey, onları çevreye yaymak ve Jack'in sinyalini beklemek olacaktır. | Open Subtitles | ولكن أفضل ما يمكننا عمله (هو نشرهم حول السياج الأمني، وانتظار ظهور (جاك |
Annem onları odama yaymam için ısrar ederdi. | Open Subtitles | أصرت أمي على نشرهم حول غرفتي |