Orada yüz yüze duruyorduk, bana baktı ve üzgün olduğunu söyledi fakat bana aşırı kızgınlıkla bakıyordu. | TED | ووقفنا هناك في مواجهة بعضنا البعض، ونظر لي وقال: آسف، ولكنه نظر لي بغضبٍ جامح. |
Elbiselerimi çıkarmamı istedi ve bana baktı. | Open Subtitles | و كان المفترض ان اخلع ملابسي وهو نظر لي. |
Daha yaşlı olan bana baktı ve davası uğrunda kurşun yemenin bir onur olacağını söyledi. | Open Subtitles | الرجل الكبير نظر لي و قال انه من دواعي الفخر ان اتلقى رصاصة لهذا السبب |
Doktor ciddiyetle döndü, bana baktı ve dedi ki "Travis, bu çok fazla opioid. | TED | كان طبيبي جاداً نظر لي وقال: "ترافيس، هذه كمية كبيرة من المسكنات الأفيونية |
Babamın bana bakışını görmeliydin. Sanki bir uzaylıymışım gibi baktı. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى كيف نظر لي أبي كأني مخلوق فضائي |
Ölmeden önce bana baktı ve dedi ki "Adam, bunu sen yaptın". | Open Subtitles | قبل أن يموت :نظر لي و قال آدم"، أنت فعلت هذا" |
hasiktir. bana baktı. Tam gözümün içine baktı | Open Subtitles | اللعنة, لقد نظر لي لقد نظر نحوي مباشرة |
Son kez bana baktı ve bir kibrit çaktı. | Open Subtitles | و نظر لي نظرة أخيرة... و أشعل الثقاب... |
Döndü bana baktı ve beni öptü. | Open Subtitles | استدار و نظر لي و قبلني |
Conrad, bana baktı ve "Hadi bakalım." dedi. | Open Subtitles | كونرد نظر لي وقال حسنا |
Tam bana baktı. | Open Subtitles | لقد نظر لي مباشرة |
bana baktı. | Open Subtitles | لقد نظر لي |
bana baktı ve şöyle dedi | Open Subtitles | نظر لي وقال: |
bana baktı. | Open Subtitles | لقد نظر لي |
bana baktı! | Open Subtitles | لقد نظر لي |
Babamın bana bakışını görmeliydin. Sanki bir uzaylıymışım gibi baktı. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى كيف نظر لي أبي كأني مخلوق فضائي |