Bu iğneler. Son 6 yıl içinde yaşadığı tüm yerler diye düşünüyoruz. | Open Subtitles | هذه الدبابيس، هي الأماكن التي نظن أنها عاشت بها خلال الست سنوات الفائتة. |
Kapının arkasında bekleyerek bunu planladığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | , نحن نظن أنها ربما خططت لهذا انتظرته خلف الباب |
Aslına bakarsanız, bunun fena bir fikir olmadığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | حسناً، في الواقع، نحن نظن أنها ليست فكرة سيئة. |
Tuhaf gelecek ama senin hakkında olduğunu sanıyoruz. | Open Subtitles | أعرف أن الأمر سيبدو غريباً ولكن نظن أنها تتعلق بك |
Ve, biliyorsunuz, iyiye gittiğini sanıyoruz, ama kendi başınıza 802.11 kurmayı denediniz mi? | TED | وكما تعلمون، نظن أنها تتحسن، لكن هل جربتم تركيب 802.11a [مرسِل لاسلكي عالي السرعة] بأنفسكم؟ |
Şu an terzi ya da dikişçi olarak çalıştığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نظن أنها تعمل حالياً كخياطة ونتابع هذه الأدلة الآن، لكن أعلمونا |
Sanırım başka bir davanın peşinden daha gideceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | حسنًا, نحن نظن أنها ستحاول متابعة قضية أيضًا |
Bakanı vuran kişiyle bağlantısı olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نظن أنها ربما تكون على علاقة بأيا كان من أطلق النار على الوزير. |
O zamandan beri, bir hayalet olarak işlerini yürüttüğünü düşünüyoruz. | Open Subtitles | ومنذئذ، نظن أنها كانت تدير عملياتها بشكل متخف |
Görünmez kalmak için, kafenin güç kaynağına bağlandığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نظن أنها إستعانت بمصدر الطاقة فيالمقهىلتبقىمتنكرة... |
En azından kız olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | حسنا ، على الأقل نظن أنها فتاة |
Kardeşi Kay şu an komada, ama yakında uyanacağını düşünüyoruz. | Open Subtitles | أختها (كاي) في غيبوبة، لكن نظن أنها ستفيق منها قريباً |
Aslında oyuncak bebek topladığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | في الواقع، نظن أنها تجمع الدمى |
Çalındığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نريدك أن تجد لنا دراجة، نظن أنها سرقت |
İçerden biriyle çalıştığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | الآن نظن أنها تعمل بالتعاون داخلياً... مع شخص آخر. |
Ama patlamadan önce öldüğünü düşünüyoruz. | Open Subtitles | ولكن نظن أنها قد هربت قبل الانفجار |
Öyle görünüyor ki, üzerinde nehirler, okyanuslar ve göller var, bulutların olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda yağmur da yağdığını düşünüyoruz. | TED | إنها تبدو كما لو أن عليها أنهاراً، أو بحيرات و محيطات، و عرفنا أنه توجد هناك غيوم. و نظن أنها تمطر أيضاً على سطح "تايتان". |
Bunun kestirme yol olduğunu sanıyoruz. | TED | نظن أنها طريقة مختصرة |