Gönderdiği sorunlara sadece katlanmak zorunda değilizdir onları birer lütuf olarak görmeliyiz. | Open Subtitles | إننا ليس فقط نتحمل صبراً العواقب التي يرسلها، بل أن نعتبرها كهدايا. |
Daha da önemlisi, süreçteki insan estetiğinin varlığı sayesinde, kuramsal olarak, güzel bulacağımız melodiler üretebileceğiz. | TED | الأهم من ذلك، بفضل البصمة الجماليّة البشرية في العملية، سنقوم نظرياً بتوليد ألحانٍ قد نعتبرها جميلة. |
- Hepimiz onu bir istisna olarak görürüz. | Open Subtitles | كلنا نعتبرها إستثناء إنها ليست كذلك فى مدينة دودج |
Tamam adamım. ama bunu özgürlüğünün son günleri için bir hediye olarak düşün pekala. | Open Subtitles | حسنا.. ايها الرجل نعتبرها هديه لك لايامك الاخيره في الحريه |
Bu meseleye durumu içeriden bilen birinin yaptığı bir tehdit olarak bakıyoruz. | Open Subtitles | نعتبرها تهديداً من شخص على علم بالملابسات |
Fakat bu küçük seviyede garipliğin ölçüsü hala temel olarak düşünülmesine bağIı. | Open Subtitles | لكنه مجرد قياس لمدى غرابة الأشياء عند المستويات الدنيا والتي مازلنا نعتبرها أولية |
Kasabamızı keşfettikçe, her biri beyaz referans numarasıyla işaretlenmiş, bazı alanları tarihi bölge olarak, düzenlediğimizi göreceksiniz. | Open Subtitles | وحينما تحاول إكتشاف منطقتنا، ستلاحظون أن لدينا مناطق معيّنة نعتبرها مناطق تاريخية، |
Bunu sıkıştırılmış kentsel hücre olarak düşünüyoruz. | TED | نحن نعتبرها وحدة حضرية مضغوطة. |
Başarının arz ettiği, mültecilerin travmalarını yenip olumlu değişim ve toplumsal dönüşüm timsalleri olarak evlerine gidebilecekleri güne dek gelişecekleri merkezler olabilirler. | TED | بدلاً من ذلك يجب أن نعتبرها مراكز للتميّز، حيث يمكن لللاجئين أن ينتصروا على اّلامهم ويتم تدريبهم من أجل اليوم الذي سيعودون فيه إلى المنزل ليؤدوا دورهم في التغيير الإيجابي والتحول الإجتماعي. |
Yıllardır ülkedeki diğer alanlarla ilgili olarak son derece cömerttik, onları Amerikalı onuru ile sakladık, şimdi bizi tanımlayan yerler olarak: Büyük Kanyon, Yosemite, Yellowstone. | TED | مع مرور السنوات، كنا كرماء مع المناظر الطبيعية الأخرى في أنحاء البلاد بتغطيتهم تحت عباءة الفخر الأمريكي، الأماكن التي نعتبرها الآن محددةً لهويتنا: الأخدود العظيم وغابة يوسمتي، وينابيع يلوستون |
Bugün yediğimiz tüm mahsuller, buğday, pirinç ve mısır atalarına göre genetik olarak hayli değiştirilmişlerdir, ama onları genetik olarak değiştirilmiş saymayız. Çünkü geleneksel üretimle üretilmektedirler. | TED | إن كل المحاصيل التي نأكلها اليوم كالقمح والرز والذرة، تم تحسينها جينيا من قبل أسلافها، لكننا لا نعتبرها محسنة جينيا لأن إنتاجها يتم بالطريقة التقليدية. |
Ama yine de onu tabu olarak görüyoruz. | TED | و مع ذلك نعتبرها من المحرمات. |
Fakat çizginin diğer tarafında, özellikle insan olarak algıladığımız bazı yetenekleri gerektiren işlerimiz var ve bunlar güvenli olduğunu düşündüğümüz işler. | TED | ولكن على الجانب الآخر من هذا الخَّط، لدينا كل الوظائف التي تتطلب بعض القدرة والتي نعتبرها إنسانية خالصة، وهذه هي الوظائف التي نعتقد أنها بمأمن. |
Küba'yı Birleşik Devletlerin bir parçası olarak görüyorduk hiç kimseye bir zararı olmayan minik harika bir ülke aslına bakarsanız Birleşik Devletler için oldukça önemli bir ekonomik değerdi. | Open Subtitles | كنا نعتبرها جزءًا من ،الولايات المتحدة بالفعل والتر كرونكايت مراسل إخباري كانت مجرد بلدة صغيرة رائعة ،لا تمثل أي خطر لأي أحد |
Bunu, bakımımızın bir devamı olarak düşünmenizi isteriz, | Open Subtitles | نحب أن نعتبرها امتداد لرعايتنا |
Tam olarak gelişmiş. Tehlikeli olduğunu varsayılıyor. | Open Subtitles | انها كاملة التطور نعتبرها خطرة |
Bu yolun meraklıları, onu ilk turist rehberi olarak görüyor. | Open Subtitles | المحبون للطريق نعتبرها دليل سياحي أولا |
Yüzde 1 ihtimal bile düşmanımız olma olasılığı varsa bunu büyük bir yüzdelik olarak ele almalıyız. | Open Subtitles | وإذا كنا نظن أن هناك حتى فرصة 1% بأنه هو عدونا، فيجب علينا أن نعتبرها يقين مطلق. |
Kaydu ile görüşmüş olmanızı ve Karakurum'a giderek kendinizi zora sokmanızı da ihanet olarak görmüyoruz. | Open Subtitles | كما أننا لا نعتبرها خيانة أنكما اجتمعتما ب"كايدو" وسافرتما إلى "قراقورم" لذلك الشرف. |
Bu minik fitoplanktonlar hep birlikte yeryüzündeki tüm bitkilerin yüzde birinden daha az kütleliler ama her yıl yeryüzündeki bitkilerin neredeyse tamamını fotosentez yapıyorlar, gezegenin akciğerleri olarak kabul ettiğimiz Amazon yağmur ormanları da buna dâhil. | TED | وبالتالي فإن هذه العوالق النباتية الدقيقة، مجتمعة، تزن أقل من واحد في المائة من جميع النباتات على الأرض، ويقومون سنوياً بأداء عملية التمثيل الضوئي بقدر جميع النباتات على الأرض، بما في ذلك غابات الأمازون المطيرة التي نعتبرها أساس الكوكب. |