Yemeğe çıkmayı düşünüyoruz da bize katılmak ister misin, fotoğrafçı? | Open Subtitles | كنّا نفكر في الذهاب للغداء أيها المصور هل تريد المجيء؟ |
Günümüzde, siyasi değişikliği sıklıkla, tanımlanmış bölmelerde düşünüyoruz. | TED | حسنًا، عادة ما نفكر في التغير السياسي في قوالب محددة هذه الأيام. |
Bu alandaki yasal konular hakkında da oturup düşünmek zorundayız. | TED | وعلينا أيضاً أن نفكر في المسائل القانونية في هذا المجال. |
-- her an. Ve son olarak, zekâyı nasıl sınayabileceğimizi düşünelim. | TED | في كل لحظة. و أخيراً دعونا نفكر في كيفية قياس الذكاء. |
Ve bu gibi insanları düşündüğümüzde, onları istisna olarak değil, müstesna olarak düşünmeliyiz. | TED | وعندما نفكر في الأشخاص هكذا، يجب أن نفكر فيهم باعتبارهم استثنائيين وليس كاستثناء. |
Bir düşün, haftalardır pek hoş değildim. | Open Subtitles | دعينا نفكر في الأمر، لم أكن لطيفة جدا لمدة أسابيع. |
Alacağımız her kararda bu iki taraf için ne doğru düşünmemiz gerekiyor. | TED | كل قرار منفرد, يجب أن نفكر في ما هو صائب لكلا الجانبين. |
Bugün dalgalarda bir kaç saat fazladan kalabiliriz diye düşünüyorduk? | Open Subtitles | لقد كنا نفكر في تقضية وقت إضافي في الماء اليوم |
Tasarruf hakkında düşünüyoruz. Tasarruf etmemiz gerektiğini biliyoruz. | TED | نفكر في الادخار. نعلم أنه ينبغي أن ندخر. |
Bence nedeni biz bu verileri kısıtlı, soyut olduğunu düşünüyoruz. | TED | وأعتقد أن هذا بسبب أننا نفكر في هذه الأجزاء من البيانات بهذا الشكل العادي، المختصر |
Büyük düşünüyoruz ki doğru olan bu. | TED | نحن نفكر في الأمور بشكل ضخم. وهو ما يجب القيام به. |
Bir grup matematikçi, filozof ve bilgisayar uzmanıyla çalışıyorum, diğer şeylerin yanında, oturup makine zekasının geleceği üzerine düşünüyoruz. | TED | أنا أعمل مع مجموعة من أخصائي الرياضيات والفلاسفة وعلماء الكمبيوتر، نجلس معًا نفكر في مستقبل ذكاء الآلة، و أمور أخرى. |
Fonksiyonunu iyi düşünmek zorundayız Ve seks gerçekleştiğinde fonksiyon; gametlerin ya da sperm ve yumurtaların katkılarıyla ilişkilidir. | TED | علينا ان نفكر في الوظيفة ايضًا. وعندما نتحدث عن الجنس الوظيفة تتعلق بمشاركة الأمشاج او الحيوانات المنوية والبويضات. |
Bunu anlamak için, bir parçacık ya da bir dalga gibi davranmanın ne demek olduğunu düşünmek gerek. | TED | ولاستيعاب ذلك، علينا أن نفكر في طبيعة سلوك الجسيم أو الموجة. |
Biraz düşünelim, anne. Yani, belki onunla mantıklı bir şekilde anlaşma- | Open Subtitles | دعينا نفكر في هذا يا أمي ربما هناك طريقة للتفاهم معها |
Bir düşünelim şu işi. Adam hayatı boyunca hiç suç işlememiş. | Open Subtitles | أقصد دعنا نفكر في الأمر الرجل لم يرتكب جريمة طِوال حياته |
O zaman bizim çocuğumuz yok diye, intihar etmeyi mi düşünmeliyiz yani? | Open Subtitles | ولم لم يكن لدينا أطفال لكن يجب علينا أن نفكر في الانتحار |
Sizin için romantik hediyeler düşün. | Open Subtitles | علينا ان نفكر في هدايا رومانسية من اجلكن |
Ve böylece bunu düşünmemiz gerektiğini söylediğinde, bazı ozon etkileri olacağı halde... ...insanlar onu ciddiye aldı. | TED | لذا فالناس أخذوا كلامه محمل الجد عندما قال يجب علينا أن نفكر في هذا, بالرغم من أنه سيكون هناك بعض الآثار على الأوزون |
İş çıkışı bir şeyler içmek için dışarıya gitmeyi düşünüyorduk. | Open Subtitles | لقد كُنّا نفكر في الخروج بعد العمل للحظي ببعض المشروبات |
Duyularımızı düşündüğümüzde, biyolojik olarak, neden ortaya çıktıklarını genelde düşünmeyiz. | TED | الآن عندما نفكر في حواسنا، نحن لا نفكر عادة بالأسباب التي تطورت على الارجح من اجلها , من منظور بيولوجي. |
Bak, böyle zamanlarda işlerin yolunda gitmeme olasılığını düşünme. | Open Subtitles | بأوقات كهذه لا يجب أن نفكر في ما قد يحدث |
Bir şeyler düşünürüz. Eğer isterseniz bir evlilik sonrası anlaşma. | Open Subtitles | وسوف نفكر في شيئ ما إتفاقية ما بعد الزواج .. |
Bir marka olduğundan iki kez düşünmedik. | TED | وحصل أن كانت الشركة ذات ماركة تجارية، ولم نفكر في الأمر كثيرًا. |