| Her bir kırmızı nokta tanımlanabilmiş bir proteini gösteriyor. | TED | تمثل كل نقطة حمراء المكان الذي تم فيه تحديد البروتين |
| Dükkandaki her şeyin üzerinde kırmızı nokta var sanıyordum. | Open Subtitles | حسبت أن كل شيء في المتجر كان به نقطة حمراء |
| Senin de alnının ortasında kocaman bir kırmızı nokta var, Danno. | Open Subtitles | أوه،حصلت على نقطة حمراء كبيرة لطيفة في منتصف جبهتِكَ،دانو |
| Tetiğe dokunduğunda lazer ışığı çıkar ve kırmızı noktayı da merminin gitmesini istediğin yere sabitlersin. | Open Subtitles | فقط عندما تلمس الزناد ينطلق الشعاع واضعاً نقطة حمراء للمكان الذي تريد أن تذهب إليه الرصاصة |
| Ve ufak bir elektrik akımı gönderildiğinde kırmızı bir nokta ve 'klik' sesi oluşacak. | TED | وحين تطلق تموجا من الكهرباء، ستظهر نقطة حمراء وطقطقة. |
| Her bir kırmızı nokta GPS'i açık telefonu gösteriyor. | Open Subtitles | كلّ نقطة حمراء تمثل موقع مُحدّد المواقع لكلّ هاتف مُعيّن. |
| Bovling salonunun olduğu yerde artık yeni bir kırmızı nokta var. | Open Subtitles | هناك نقطة حمراء جديدة على الشارع خارج زقاق البولينغ يجب أن تكون تلك النقطة الحمراء (دانيال كيم) |
| Ama kırmızı nokta yok. | Open Subtitles | بدون وجود نقطة حمراء |
| Her kırmızı nokta bir cesedi ifade ediyor. | Open Subtitles | كل نقطة حمراء بمثابة جثة. |
| O sadece kırmızı nokta. | Open Subtitles | إنها مجرد نقطة حمراء |
| O sadece kırmızı nokta. Uğur getirmesi için! | Open Subtitles | إنها مجرد نقطة حمراء للتيمّن |
| Clallam Koyu'na yakın kırmızı nokta var mı? | Open Subtitles | ألا توجد نقطة حمراء قرب خليج "كالام"؟ |
| George o kazağı üzerinde kırmızı nokta olduğunu bilerek mi aldı daha ucuz olduğu için yani? | Open Subtitles | هل إبتاع (جورج) تلك البلوزة وهو يعلم أن بها نقطة حمراء... لأنها كانت أرخص؟ ... |
| George, o kazağı üzerinde kırmızı nokta olduğunu bilerek mi aldın böylece defolu diye ucuza alabilecektin? | Open Subtitles | (جورج)، هل إشتريت تلك البلوزة وأنت تعلم أن بها نقطة حمراء... لأنها بسعر مخفّض؟ ... |
| Bir kırmızı noktayı, diğerinden ayıramıyordum. | Open Subtitles | لم أستطع تمييز نقطة حمراء عن الأخرى |
| Radar ekranındaki bir kırmızı noktayı izliyor. | Open Subtitles | بل ينظر إلى نقطة حمراء على شاشة الرادار |
| Olan şu ki, sinek şakşağından bir milyon kazandı çünkü ortasında kırmızı bir nokta varmış. | Open Subtitles | ما حدث، أنه حصل على مليون دولار من مضرب الذباب لأن بها نقطة حمراء بالمنتصف |
| Silahımı almam imkânsız. Kalbime doğrulttuğun küçük kırmızı bir nokta var. | Open Subtitles | لا يوجد أي طريقة لإحضار مسدسي و أنت لديك نقطة حمراء على قلبي |