Yaratığın tek zayıf noktası 'Aurum Scarabaeus Sacer' olarak biliniyor. | Open Subtitles | هنا ، المخلوق نقطة ضعفه الوحيدة شيء معروف بالجعران الذهبي |
Şu anda o herifin tek zayıf noktası göğsündeki yara! | Open Subtitles | نقطة ضعفه الوحيدة هو الجرح الذي على صدره |
Onun en zayıf noktası, alnındaki o minik kapak oğlum. | Open Subtitles | يجب ان تضربه فوق مقدمة راسه انها نقطة ضعفه |
Ona zarar veriyor, asıl zayıf noktasını biliyorum. Yani gideceğiz, tabii ayrılmak istemiyorsanız. | Open Subtitles | إنه يؤلمه، وأعرف نقطة ضعفه الحقيقية لذا سنذهب، إلا لو أردتم الخروج الآن. |
Ve dedikodulara göre onun zayıf noktasını biliyormuşsun. | Open Subtitles | والكلام في الدائرة عنك وعن معرفتك نقطة ضعفه |
"Ben gerçekte zayıf bir insanım... ve gerçek hayatımdaki zayıflığı gidermek için güçlü, seksüel açıdan saldırgan vs. vs. bir sahte kişiliğe bürünürüm. | Open Subtitles | الفكرة هي أنه في الواقع شخص ضعيف لذلك فإنه لكي يعالج نقطة ضعفه في حياته الواقعية يتبنى شخصية زائفة في اللعب |
Her erkeğin bir zayıf yanı vardır, Billy, ve ben onunkini bilmek istiyorum. | Open Subtitles | كل رجل لديه نقطة ضعف وأريد أن أعلم نقطة ضعفه |
Zayıf yönlerini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف نقطة ضعفه. |
Görünüşe göre çocukları onun zayıf noktası, onları kazanman gerek. | Open Subtitles | أولاده هم نقطة ضعفه لذا عليكِ أن تكسبيهم بصفك |
Ama zayıf noktası, her şeyi bir kenara bırakıp taptığı oğlu. | Open Subtitles | نقطة ضعفه هي أبنه الذي ولسبب ما يعشقه أكثر من أي شيء |
Priya Hanım ile çocuğu, onun en zayıf noktası. | Open Subtitles | ، السيدة بريا وهذا الطفل .. هما نقطة ضعفه |
'Priya Hanım ile çocuğu, onun en zayıf noktası.' | Open Subtitles | ، السيدة بريا وهذا الطفل .. هما نقطة ضعفه |
Emily onun zayıf noktası, aynı Victoria'nın senin için olduğu gibi. | Open Subtitles | إيميلي نقطة ضعفه كما كانت فيكتوريا بالنسبة لك |
Düşünemediğim birşey olmalı. zayıf noktası ne? | Open Subtitles | هناك شيئ لم افكر به ماهى نقطة ضعفه ؟ |
zayıf noktasını bulabilmek için zaman kazanmaya çalıyordum, ama hiç olmadığını düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | إعتقدت بأني يمكن أن أكسب بعض الوقت لإيجاد نقطة ضعفه لكن بدأت أعتقد أنه ليست لديه نقطة ضعف |
Diğer gardiyanın zayıf noktasını henüz bilmiyoruz. | Open Subtitles | كما أن الحارس الآخر ، لم أعرف نقطة ضعفه حتى الآن |
Yani, zayıf noktasını bilen insanların sayısında bir kıtlık yok. | Open Subtitles | لذا هناك الكثير من الناس الذين يعلمون كعب أكيليس الخاص به نقطة ضعفه |
Francis'e yakınlaşıp arkadaş olman gerekiyordu, nasıl bir kral olduğunu öğrenecektin, en zayıf noktasını bana söyleyecektin. | Open Subtitles | توجب ان تكون صديق فرانسس لتعرف اي نوع من الملوك هو اين تكمن نقطة ضعفه |
Bir şekilde onun zayıf noktasını buldun. Saldırdığından gözleri bembeyaz olmuştu. | Open Subtitles | إلا إذا لم تعثر على نقطة ضعفه لقد تحولت عيناه الى الأبيض عندما قام بالهجوم مثل سمكة القرش |
Söyle bakalım başka zayıflığı var mı? | Open Subtitles | نقطة ضعفه أخبرني، ألديه نقاط ضعفٍ أخرى؟ |
Unutma, ışık onun zayıf yanı. Gün ışığında yaşayamaz. Lütfen bul beni. | Open Subtitles | تذكّر، نقطة ضعفه الضوء لا يمكن تحمّل وهج الشمس |
Zayıf yönlerini arıyoruz. | Open Subtitles | إننا نفتش عن نقطة ضعفه. |
Onun zayıf yönünü bulana kadar. | Open Subtitles | إلى أن أجد نقطة ضعفه |
ve bu onun zayıf noktasıydı. | Open Subtitles | و افضل مني. تلك كانت نقطة ضعفه. |
Doğru ve yanlışı bilmeyen bir çocuk gibidir... ve maalesef kadınlara karşı zaafı vardır. | Open Subtitles | إنه كالطفل تماماً , لايعرف الفرق بين الصواب و الخطأ , و المُحزن أن نقطة ضعفه هي : النساء |