"نميل" - Translation from Arabic to Turkish

    • eğilimindeyiz
        
    • eğilimindeyizdir
        
    • tercih ediyoruz
        
    • meyilliyiz
        
    • yatkınlığımız
        
    • olduğunu düşünürüz
        
    • düşünmeye eğilimliyiz
        
    Sürekli olarak toplumsal refahı gözardı etme eğilimindeyiz. Bu durum toplumsal refahın ortak refah olması ortak mallardan teşkil edilmesinden kaynaklanıyor. TED نحن نميل وبشكل ثابت الى تجاهل المنفعة العامة لانها ببساطة مكاسب عامة , انها متاع مشترك
    Dünyaya entegre bir sistem olarak değil de, birbirinden ayrı olaylar zinciri olarak bakma eğilimindeyiz. TED نميل إلى النظر إلى العالم، ليس كالنظام المتكامل الذي هو عليه، لكن كسلسلة من المشاكل المنفردة.
    Geriye çekilip 'Resim çizebiliriz, bazı grafikler yerleştirir, anladık, bunun nasıl işlediğini anlıyoruz' deme eğilimindeyizdir. TED فنحن نميل للقول .. انه يمكننا أن نرسم مخططاً.. ربما بعض الرسوم البيانية وسنستطيع أن نستوعب كيفة عمل هذا الأمر
    Bu iyi ama yine bunu seçerek konuşlandırma eğilimindeyizdir. TED هذا أمر جيد، ولكن مرة أخرى فإننا نميل إلى انتقاء نشرها، حسنا.
    Biz Noel Babalar birbirimize yakın olmayı tercih ediyoruz. Open Subtitles نحن سانتانا نميل للحفاظ عل الصفوف متقاربه بيننا حسناً أسمع
    Dördünü anlatacağım Dikkat çekici ve çok az rastlanan tehlikeleri abartmaya meyilliyiz TED سوف أعطيكم أربعة. نحن نميل إلى المبالغة في مخاطر مذهلة و نادرة
    Sebebi, doğanın farklılıklarını ve çeşitliliğini göz ardı etmeye yatkınlığımız. TED السبب هو أننا نميل إلى التغاضي عن تنوع العالم الطبيعي.
    Bilgisayar belleğinin değişmez ve daimi olduğunu düşünürüz ancak oldukça kolay bozulur. TED نحنا نميل للتفكير بذاكرة الحاسب كما لو أنها ثابتة ومستقرة ولكنها في الحقيقة تنهار مرتبتها بشكل سريع ومنصف
    Kültürümüzde cinselliğin, kadınlardan çok erkekler için daha önemli bir şey olduğunu düşünmeye eğilimliyiz. TED نميل لأن نعتبر الجنس في ثقافتنا شيئاً أكثر أهميّة للرجال من النساء.
    Şimdi, bunlar tartışmalı sorular, ve bu yüzden onları küçültme eğilimindeyiz. TED الآن هذه أسئلة جدلية، ونحاول نميل للهروب منها.
    Çocuklar ve eski çelik işçileri ile ilgili çalışmalarını da duyduk ve bu yeni bina yapma hayaline destek verme eğilimindeyiz. TED سمعنا عن عملك مع الاطفال و عمال الصلب السابقين، ونحن نميل الى الرغبة في دعم رغبتك في بناء مبنى جديد.
    Adaletle ilgili çok dar düşünme eğilimindeyiz: iyi ve kötü, masum ve suçlu. TED نميل إلى الاعتقاد بأن العدالة طريق ضيق جدًا: جيد وسيء، بريء ومذنب.
    Gezegende neler olduğuna dair size ardı ardına iyi haberler verebilirim nelerin daha iyi olduğuna dair, fakat biz ani kötü haberlere konsantre olma eğilimindeyiz. TED فبإمكاني إعطاؤكم القصة الجيدة تلو الأخرى حول ما أصبح أفضل في كوكبنا، ولكننا نميل للتركيز على الأخبار السيئة الفورية.
    Bu organizasyonları unutma eğilimindeyizdir ki Hydra, Çıyan, İleri Fikir Mekanikleri de aşırı zeki bilimcilerden oluşmuştur sizin veya benim gibi sınırsız potansiyelle başlayan erkek ve kadınlardan. Open Subtitles نحن نميل لأن ننسى بأن هذه المُنظمات مثل (الهيدرا) (و( مئويةالقوائم)و( إيهآي إم ... تم إنشاءها أيضاً بواسطة علماء عباقرة للغاية رجال ونساء بدأوا مشوارهم بنفس القدرات الكامنة اللامحدودة مثلنا تماماً
    O işler öyle olmuyor. Biz ölümsüzler erkeklerin işlerine karışmamayı tercih ediyoruz. Open Subtitles نحن الخالدين نميل للابتعاد عن شؤون البشر.
    Çok pahalılar ve bir dizi sorunu beraberinde getiriyorlar, biz de bir nehir veya akarsudan geçmek için çok şerit kullanmaya meyilliyiz. TED فهي مكلفة جداً. وتحمل كل أنواع التحديات الأخرى المرتبطة بها، نميل إلى بناء بحور متعددة عندما نعبر مصبًا واسعًا أو معبرًا بحريًا.
    Ah tabi ki biz çok iyi empati yaparız değil mi, söz konusu kişiler bize benzeyen, bizim gibi yürüyen, bizim gibi konuşan, bizim gibi ibadet eden, bizim gibi giyinen kişiler olunca. ama iş böyle olmayan insanlara gelince, bizim gibi giyinmeyen, bizim gibi ibadet etmeyen, bizim gibi konuşmayan insanlara karşı bizim de onları kartondan şekiller gibi görmeye bir yatkınlığımız yok diyebilir miyiz? TED بالتأكيد نحن قادرون على ذلك عندما يتعلق الأمر بالتعامل مع أشخاص يشبهوننا نوعا ما يمشون مثلنا ويتكلمون ويأكلون ويصلون ويلبسون مثلنا، ولكن عندما يتعلق الأمر بالأشخاص المختلفين عنا، الذين لا يرتدون مثل ثيابنا ولا يصلون مثلنا ولا يتكلمون مثلنا، ألا نميل عندها ولو قليلًا لأن نراهم كألواح كرتونية أيضًا؟
    Devlet sistemleri dendiğinde, eski, kendi iç düzeni olan ve hatta yönetimin bir şeyleri değiştirebilmek için fazla bürokratik olduğunu düşünürüz. TED عندما نفكر في الأنظمة الحكومية، نميل للاعتقاد بأن تلك الأنظمة القديمة، محددة بأساليبها وربما، أن القيادة بيروقراطية جدًّا لكي تكون قادرة على تغيير الأشياء.
    Dinleyicilerimle bu hikayeyi paylaşmayı severim çünkü evet biz insanlar seks hakkında düşünmeye eğilimliyiz, seks eğlencelidir, seks güzeldir, romantizm vardır ve orgazm vardır. TED الان احب ن اشارك قصصًا مثل هذه مع المستمعين لأننا صحيح بشر و نميل لإعتقاد ان الجنس ممتع وجيد هنالك رومانسية و هنالك ايضًا شبق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more