| Nansen Uluslararası Mülteciler Ofisi, bu uygulanabilir stratejiyi tanımasıyla Nobel Barış Ödülü'nü aldı. | TED | والمكتب الدولي للاجئين حصل على جائزة نوبل للسلام تقديراً لهذ الاسترتيجية القابلة للتطبيق. |
| O Nobel Barış ödülünü daka çok istiyor | Open Subtitles | ويرغب بجائزة نوبل للسلام أكثر بقليل من اللزوم |
| ...televizyondaki en iyi bayan oyuncu olduğum için bana Nobel Barış Ödülü mü veriyorsunuz? | Open Subtitles | يا إلهي أنت تعطيني جائزة نوبل للسلام لأفضل أداء في برنامج واقعي؟ |
| Rahatsız ettim , ama Sanırım Nobel Barış Komitesi ile ilgili bir nüfuzunuz var. | Open Subtitles | آسف لإزعاجك، لكن أعتقد أن لديك بعض النفوذ مع لجنة جائزة نوبل للسلام. |
| Nobel Barış ödülü daha önce bu kadar yüksek bir şekilde bu durumda izole edilmiş birisine verildi mi emin değilim. | Open Subtitles | لست متأكداً إذا كانت جائزة نوبل للسلام قد أعطيت من قبل إلى شخص ما في حالة شديدة من العزل كهذه. |
| Ben Nobel Barış Ödülü'nü kazanmak istediğimi söyledim... | Open Subtitles | قلت أننيّ أردت أن أكون فائزاً بجائزة نوبل للسلام |
| Birinin Nobel Barış Ödülü'nü alması gerek. | Open Subtitles | اعني, يجب على شخص ما أن يكون فائزاً بجائزة نوبل للسلام |
| Nobel Barış Ödülü'nü kovalamadığına emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | تكون متأكدا أنه لا يسعى لـ جائزة نوبل للسلام |
| "Yönetim tarafından onaylanmış"mış. - Nobel Barış Ödülü de veriyorlar mı? | Open Subtitles | مقبول من قبل الادارة يعطون جائزة نوبل للسلام الان |
| Onur madalyası ya da Nobel Barış ödülü falan? | Open Subtitles | مثل ميدالية الكونغرس الشرفيّة، أو جائزة نوبل للسلام |
| On Nobel Barış Ödülü kazananı imzaladı bile. | Open Subtitles | عشرة ممّن حازوا على جائزة نوبل للسلام قد وقعوا بالفعل |
| Ve ülke liderlerine, konsoloslara, Nobel Barış ödülü alanlara, STKlara, çeşitli organizasyonlara-- tam anlamıyla herkese yazdık. | TED | وكتبنا لرؤساء الدول وسفرائهم وللحائزين على جائزة نوبل للسلام وللمنظمات غير الحكومية، وللعقائد وللعديد من المنظمات المختلفة ,حرفيا, كتبنا للجميع |
| Dr. Oscar Arias, Nobel Barış Ödülü sahibi, şimdi Costa Rica başkanı, şöyle demişti: "Yapabileceğim herşeyi yapacağım." | TED | الدكتور أوسكار أرياس ، الحائز على جائزة نوبل للسلام والرئيس الحالي لكوستا ريكا قال " سأبذل كل ما في وسعي" |
| 2015'deki Tunus'un Nobel Barış Ödülü Arab Baharı'ndan ortaya çıkan tek demokrasi olmasıyla o gözüpek liderlik kararının mirasıdır. | TED | فوز تونس بجائزة نوبل للسلام في العام 2015 باعتبارها الديموقراطية الوحيدة التي انبثقت من الربيع العربي هو إرث لذلك القرار القيادي الجريء. |
| Ama hükümeti ele geçirmek için tam zamanında orada olacak, ateşkes imzalayarak yeni dünya lideri olacak hem de Nobel Barış Ödülünü alarak. | Open Subtitles | و لكنه سيصل فى الوقت المناسب لإستلام زمام السلطة و التفاوض حول الهدنة والظهور كقائد عالمى و الحصول على جائزة نوبل للسلام |
| Sonra barış anlaşması yaptı ve Nobel Barış Ödülü aldı. | Open Subtitles | ثم يأتي بعد ذلك إلى اتفاق سلام... ...ويمنحونه جائزة نوبل للسلام. |
| Nobel Barış Ödülünü sadece kendim için değil suç icra eden tüm robotlar adına alıyorum. | Open Subtitles | أنا أقبل جائزة نوبل للسلام هذه ليس فقط لنفسي و لكن من أجل الرجال الآلين المجرمين في كل مكان، رائع! |
| Kimin hakkında konuştuğunu bilmiyorum, ama benim karşılaştığım meteor ucubeleri hiç te öyle Nobel Barış Ödülü kazanmak için sıraya girmiş gözükmüyorlardı. | Open Subtitles | حسناً، أنا لا أعرف عن من تتحدثين... لكن مسوخ النيزك الذين قابلتهم... ليسوا في قائمة الفوز بجائزة نوبل للسلام |
| Nobel Barış Ödülü'nü almak için duruyorum. | Open Subtitles | أعظم الجوائز هذه، جائزة نوبل للسلام. |
| Nobel Barış Ödülü'nü hiç kazanmadım. | Open Subtitles | لم أفز بجائزة نوبل للسلام أبداً |