"نَعتقدُ" - Translation from Arabic to Turkish

• düşünüyoruz
• inanıyoruz
• düşündük
• Aklımız
• düşündüğümüzden

..biz bunun dinozorların tümünü yok eden şey olduğunu düşünüyoruz.
حَسناً، نَعتقدُ بأنّه يُمكنُ أَنْ يَكُونَ الذي دمّركُلّالديناصورات.

Dün gece verdiğin partide barmenlik yapmış olabilir diye düşünüyoruz.
نَعتقدُ بأنّه لَرُبَما أدارَ الحانة في حزبِكِ ليلة أمس.

Mistik özellikleri olabileceğini düşünüyoruz.
نَعتقدُ بأنّه لَرُبَّما تحتوى بعض العناصر الغامضة

Çünkü inanıyoruz ki sizler... bu akademiden çıkan en iyi sınıf olabilirsiniz.
...لأننا نَعتقدُ انكم يُمكنُ أَنْ تكُونَوا أفضل دفعة تتخرج من هذه الأكاديمية

Hapishane idaresi tarafından aşırı güç kullanıldığına inanıyoruz... müvekkillerimin insan haklarının çiğnendiğine.
نَعتقدُ أنَ القُوَة المُفرطَة قد استُعمِلَت من جانِب إدارَة السِجن مُنتهكةَ الحقوق المَدنية لعُملائي

Biz KACL'de sanat programı olması gerektiğini düşündük.
ونحن نَعتقدُ هناك يَجِبُ أَنْ نَكُونَ تُشوّفُ فنونُ على كْي أي سي إل.

Phoebe düşündüğümüzden daha çok tehlikede olabilir.
ثمّ فيبي يُمكنُ أَنْ تَكُونَ في خطر أكبر مِما نَعتقدُ.

Kesme işini senin yaptığını düşünüyoruz.
نحن نَعتقدُ بأنّك عَمِلتَ التَعْصيب الفعلي.

Kaybolduğunu düşünüyoruz veya belki birisiyle buluşuyordu.
نَعتقدُ بأنّه تاهَ أَو لَرُبَّمَا هو كَانَ يُقابلُ شخص ما.

Temizlikçi olduğunu düşünüyoruz.
نَعتقدُ بأنّه كَانَ مِنْ موظّفي التنظيف.

Bu yüzden bunun altında daha büyük bir şey olduğunu düşünüyoruz.
لهذا السبب نَعتقدُ هناك شيء أكبر في اللعب هنا.

Dr. Graystone, Zoe'nin o teröristlerden biri olabileceğini düşünüyoruz.
الدّكتور غرايستون، نَعتقدُ أنّ زوي يمكنُها أَنْ تَكُونَ أحد الإرهابيين

Bunun, kızınızın bilgisayar yaprağından yollandığını düşünüyoruz.
نَعتقدُ هذا أُرسل مِنْ صفحة كمبيوتر إبنتكِ

Tellerin, Ron'u bağlamak için kullanıldığını düşünüyoruz.
نَعتقدُ تلك الخيوطِ كَانتْ تُستَعملُ لرَبْط رون.

Dedektif Lucas Martin'in Anne-Marie'yi öldürdüğünü düşünüyoruz ve kanıt yerleştirip Vance'ı suçlu göstermek için eski davalarından kalan bilgilerini kullanmış.
نَعتقدُ ذلك المخبرِ قَتلَ لوكاس مارتن آن ماري، وبأنّه إستعملَ معرفةً حالاتِه القديمةِ لدَسّ الدليلِ

- Evet, şey artık öyle olmadığını düşünüyoruz.
- نعم، حَسناً، - نحن لا نَعتقدُ الذي أكثر.

Çünkü elinde çok tehlikeli silahlar olduğuna inanıyoruz.
لأن نَعتقدُ بأنّه في الإمتلاكِ بَعْض الأسلحةِ الخطرةِ جداً.

Aynı zamanda inanıyoruz ki Ra'nın hanedanlığının büyük bir kısmında burada yaşadı.
نَعتقدُ أيضاً بأنّها عاشتْ هنا لأغلب فترة مملكته.

Kadının arabasını çalıp, Vegas'a kaçtığına inanıyoruz.
نَعتقدُ بأنّه سَرقَ عربتَها وبعد ذلك هَربَ إلى لاس فيجاس.

Çünkü Purcell içeri doğru koşarken gitgide gelişiyordu ve düşündük te bu çene kemiği Briggs'i bir avcıymış gibi hareket etmesini sağlıyor.
لأن بورسيل، هو ما زالَ يَتطوّرُ عندما رَكضَ في، ونحن نَعتقدُ بِأَنَّ هذا عظمِ الفكّ

Söyledikleri gibi, düşündüğümüzden büyük bir şeyle karşı karşıyayız.
مثل هم قالوا، نَعتقدُ هناك شيء أكبر في اللعب هنا.