Murray, Dr. Kaplan'ın söylediğini hatırla. İyi ve sakin olacağız. | Open Subtitles | موري، تذكر ما قاله الدكتور كابلن ستكون لطيفين و هادئين |
Bayanlar ve Baylar Lütfen sakin olun. Gitmenize gerek yok. | Open Subtitles | سيداتى و سادتى أرجوكم إبقوا هادئين و لا داعى للخروج |
evet. Burada çeviri yapabilecek bir adamımız var. Ama sakin olmalısınız. | Open Subtitles | أجل لدينا شخص هنا يستطيع الترجمة ولكن يجب أن نبقى هادئين |
Millet, lütfen, eğer bunun işe yaramasını istiyorsak sakin ve sessiz kalmak zorundasınız. | Open Subtitles | الجميع, من فضلكم يجب ان نكون صامتين و هادئين لو اردنا فعل هذا |
Ama bizi görebileceği bir yerde değil yani eğer sessiz olursak, fark edilmeyiz. | Open Subtitles | و لكنه لا يملك مجال لـ رؤيتنا لذلكـ , طالما نحن هادئين .. |
Hassas narsistler ise sessiz ve içe kapanık olabilirler. | TED | من ناحية أخرى، يكون النرجسيون الهشون هادئين ومتحفظين. |
Lütfen sakin bir şekilde sıraya geçin. Doktorlarımız sizinle hemen ilgilenecekler.{y:i} | Open Subtitles | ابقوا هادئين من فضلكم و قفوا بالصف سيأتي طبيب لرؤيتكم حالاً |
Sadece sakin ol, yürümeye devam et, direk gözlerinin içine bak. | Open Subtitles | فقط إبقوا هادئين ، استمروا بالمشي أنظروا إليهم مباشرة في العين |
sakin olman, onları sakin tutman, özellikle ne kadar acayipleştiğini düşünürsek. | Open Subtitles | . البقاء هادئاً ، ابقائهم هادئين خاصة و أنك مذعور للغاية |
En azından havamız var. Belki sakin olursak, buradan kurtulmanın bir yolunu bulabiliriz. | Open Subtitles | على الأقل لدينا هواء ربما إن بقينا هادئين سنجد طريقة للخروج من هنا |
Sizinle tamamen aynı fikirdeyim ama şu anda sakin olmak zorundayız. | Open Subtitles | أنا أتفق معك بالكامل.. لكن الآن يجب علينا أن نبقى هادئين. |
Audrey'nin yardım edip edemeyeceğine bakacağız ve sakin kalmaya çalışacağız. | Open Subtitles | سنذهب لمعرفة اذاما كانت اودري بامكانها المساعدة وسنحاول البقاء هادئين |
Kıpırdamadan durup sakin olmamızı söyledi. Yardım buraya gelecek. | Open Subtitles | قال أن نبقى هادئين فى اماكننا و ستصل النجدة |
Yumurta gibi şeyler, çocuklara cumartesi öğlenden sonraları sessiz durmaları için oynasınlar diye verilen sıradan önemsiz şeyler olarak görülmemeli. Bunlar aslında önemli şeyler, | TED | يجب أن لا تُهمل أشياء مثل البيضة كالأشياء الصغيرة المملة التي نعطيها لأطفالنا ليلعبوا بها في فترة بعد ظهيرة من يوم سبت لنبقيهم هادئين. |
Lütfen herkes sessiz olsun! | Open Subtitles | إستمعوا إلي جميعاً،أريدكم أن تكونوا هادئين |
Herkes dinlesin, hepinizden sessiz olmanızı istiyorum. | Open Subtitles | إستمعوا إلي جميعاً،أريدكم أن تكونوا هادئين |
Birkaç dolara mal oldu ama sessiz kalacaklar. | Open Subtitles | الأمر يحتاج بضعة دولارات ، لكنهم سيبقوا هادئين في الوقت الراهن |
İkimizin de sessiz ve incelikli olması muhtemelen aramızdaki güçlü bağı da açıklıyor. | Open Subtitles | ربما سبب اننا هادئين انا وهو يفسر لماذا كنا قريبين من بعض |
Bekçi gibi birini duyarsanız sessiz olun ve kapının önüne eşya koyun. | Open Subtitles | .. إن سمعتم شيئاً .. مثل صوت الحرّاس أو ما شابه .. كونوا هادئين فحسب وقوموا بتحصين الباب |
Mühendislerin hepsi masanın bir ucunda oturdular, tasarımcılar ise benimle masanın diğer ucunda, son derece sessizce. | TED | المهندسون جلسوا هادئين على طرف من الطاولة, و أنا و المصممين جلسنا على الطرف الآخر, بصمت شديد. |
Randevuya çıkıp rahat rahat davranabilen insanları bir türlü anlamadım gitti. | Open Subtitles | لا أتصور الناس الذين يخرجون مع أحدهم و يكونون هادئين بشانها |
Büyük bir zevkle. - O çocukları sustur. | Open Subtitles | أحببت كل دقيقة منه أبقي هؤلاء الأطفال هادئين |
Birlikteyken sessizler aralarındaki ilişki bir sırmış gibi. | Open Subtitles | اعني مع بعضهم كانوا هادئين اعني علاقتهم بااكملها كانت نوعاً ما سرية |
Dışarı çıkmamalı, onu sakinleştirmem gerek. | Open Subtitles | ما كان يجب أن تأني هنا أنا أحاول أن إبقيهم هادئين |