Her tür hata ölümle sonuçlanabilecekken Sakin kalmak ve en iyisini yapmak ciddi bir zihniyet gerektiriyor. | TED | لكن البقاء هادئًا وتأدية أفضل ما لديك عندما تعرف أن أي خطأ قد يعني الموت يتطلب عقلية معينة. |
Pozisyonunuzu alın. Soğukkanlı ol. Sakin ol. | Open Subtitles | هيا نبدآ خذ موقعك , كن هادئًا, كن باردًا |
Sakin olmak mı? - Tamam. | Open Subtitles | كيف أهدأ وأنتِ ترمين ما يبقيني هادئًا في النهر؟ |
Kesinlikle sessiz bir yer bulmalıyım ki herşey kendi kendine olsun. | Open Subtitles | كان من الحتمي أن أجد مكانًا هادئًا وسيأتي كل شيء بنفسه |
Bunun anlamı; ilk öpücüğünüzden sonra metro ile giderken nasıl hissettiğinizi veya kar yağarken ne kadar sessiz olduğunu bilemeyeceklerdi. | TED | وهذا يعني أنهم لن يعرفوا كيف بدت رحلتك عبر المترو بعد قبلتك الأولي، أو إلى أي مدي يصبح الجو هادئًا بعد تساقط الثلوج. |
Adam onu özenle kucaklayıp, Sakin olmasını söyledi. | Open Subtitles | وقام الرجل بهز رأسه وأخبره أن يبقى هادئًا. |
Bunu başarmanın tek yolu Sakin kalmak. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لتجاوز هذا بالنسبة لك أن تظل هادئًا. |
Seni bunun için ve de Sakin olup endişe etmemen için etki altına aldım da ondan. | Open Subtitles | هذا لأنّي أذهنتك لتخبرني، ولكيّ تظلّ هادئًا ولا تقلق. |
Sakin olmazsan seni kurtarma çabalarımız tehlikeye girer. | Open Subtitles | محاولتنا لإنقاذك ستكون في خطر إن لم تبقْ هادئًا |
Sakin ve güzel bir ortam yaratmalısın. Vay be! Şu haline bak, yetişkin biri gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | يفترض أن يكون يومًا هادئًا وجميلا. انظر لنفسك، كبيرًا هكذا. |
Görevim Sakin olup kontrolü elimde tutmakken resmen dağılıyorum. | Open Subtitles | أعني، من واجبي أن أكون هادئًا وتحت السيطرة وأنا منهار الآن. |
Burada evin önünden polis arabaları geçmişti ama o zamandan beri gayet Sakin. | Open Subtitles | رأيت سيارات شرطه تمر بالقرب من المنزل سابقًا لكن كان الوضع هادئًا منذ ذلك |
O hassas bir çocuk. Ve şu an tam anlamıyla Sakin değilsin. | Open Subtitles | إنّها طفلة حساسة، وإنّك لست هادئًا الآن. |
Ayrıca ona her ne yapacaklarsa sessiz bir yere ihtiyaçları var. | Open Subtitles | إلى جانب أنّهم يحتاجون مكانًا هادئًا لعمل أيًا ما ينوون فعله به |
Eğer yeterince sessiz olursa, oyalanan bir ayıyı yakalayacak. | Open Subtitles | إن كان هادئًا بما يكفي فسيمكنه أن يأكل ديسمًا ضائعًا |
Şimdilik, sessiz kalmanı ve pis önlüğün ve alt bezinle bebek gibi uyumanı istiyorum. | Open Subtitles | للآن أريدك فقط أن تكون هادئًا نائمًا كالملاك وسط حفاضاتك ومرايلك القذرة |
- sessiz olman gerek. - sessiz olmamı istiyorsan mantıklı olman gerek. | Open Subtitles | .صه، يجب أن تكون هادئًا .الجيران سوف يسمعوك |
Durdurursan ihbar etmeyeceğim. sessiz kalacağım. | Open Subtitles | لو فعلتِ هذا، سأبقى هادئًا ولن أُبلّغ عنه. |
Daha sonra başka bir garson biraz suyla yanına geldi ve lekeyi silmeyi önerdi ama Stalin, "Hayır, hayır." dedi ve tümüyle sakindi. | Open Subtitles | ثم اتى نادل آخر إليه ببعض الماء ،وعرض عليه تنظيفها ،لكن ستالين قال: "لا، لا وكان هادئًا تمامًا |
Rahat duramadın, değil mi? | Open Subtitles | لم تستطع فحسب البقاء هادئًا وحيدًا، أليس كذلك؟ |
Finale girdiğimde zihnim sessizdi. Sınıftaki en yüksek notlardan birini aldım. | TED | ولكن عندما دخلت للاختبار النهائي، كان عقلي هادئًا. وفي الحقيقة حصلت على واحدة من أعلى الدرجات على مستوى الصف. |
Pekâlâ, dinle şimdi biriyle konuşmam gerek, o yüzden burada sessizce dur. | Open Subtitles | حسن, اسمع عليّ الحديث لأحد, لذا كن هادئًا حسن؟ |
Sizin için sesimi çıkarmayacağım ki sohbetinizi rahatlıkla edebilesiniz. | Open Subtitles | سأكون هادئًا جدًا لكما كي تستمتعا بحديثكم |