"هالة طاقته" - Translation from Arabic to Turkish

• aurasını
• Aurası
• aura

Kimse aurasını okuyarak bir sonraki saldırısını tahmin edemez.
لا يمكن لأحد توقّع هجومه المقبل بمطالعة هالة طاقته.

aurasını elinde topladı. İnanılmaz bir potansiyeli var.
،ركّز هالة طاقته في يده" "إنّ لديه طاقة كامنة مهولة

İkisinin arasında kalıp tampon görevi görerek aurasını hem savunma hem de saldırı için dengeliyordu.
"إذ كان بينهما ولعب دوريّ وسادة امتصاص الصدمة وركيزة الثبات" "حيث وازن هالة طاقته بين الهجوم والدّفاع"

Muhtemelen ilk teorim doğru. Aurası lastik gibi elastik.
ربّما ذراعه الذي قُطع أوّلًا، إذّ أن إمتداد هالة طاقته مطّاطيّ.

Bu çelik gibi beden, taş gibi sağlam bir iradenin üstüne kurulmuş. Aurası bu yüzden bu kadar kuvvetli.
"هذا الدرع الفولاذيّ منبعه روح صلبة، ولهذا هالة طاقته بهذه القوّة المنيعة"

10 kat güçlü olduğunu varsaysak... 700 bin aura ile iflas bayrağını çekmesi ne kadar vakit alır?
فرضًا بأنّه أقوى 10 مرّات، فإن هالة طاقته تُقدّر بـ 700 ألف وحدة. كم سيستغرق ريثما يُفلس؟

Gon, topu tutmak için aurasını ellerinde topladı.
"جون) ركّز هالة طاقته) على يديه للإمساك بالكرة"

Pouf'un Ruhani Mesajı rakibinin etrafını pullarla sararak aurasını donuklaştırarak ruh halinin anlaşılmasını sağlıyordu.
"رسالة (بوف) الروحانيّة..." "تحيط الخصم بقشور جناح، وتجعل هالة طاقته بليدة" "بما يسمح لـ (بوف) بتحسس حالة خصمه العقليّة"

Aurası bu yüzden bu kadar kuvvetli. Sayısız mücadelenin eseri bu.
"ولهذا هالة طاقته بهذه القوّة المنيعة، وهذا نتاج خوضه معارك لا تُحصى"

Aurası çok geniş.
هالة طاقته تضخّمت.

Aurası zirveye çıktı!
"هالة طاقته اشتدّت توًّا!"

Aurası zirve noktasına çıktı!
"هالة طاقته اشتدّت توًّا!"

Aurası sınırsız sanki!
وكأنّ هالة طاقته لا حدّ لها!

Yetenekliymiş. Ancak aura kullanımı çok baştan savma.
"هذا الفتى مهاريّ، لكنّ هالة طاقته ضعيفة"

Her yanından aura fışkırıyor!
هالة طاقته تحيط جسده كلّيًّا!