Bu yemeği başıboş bırakırsak, gider Avrupa'yı fetheder. | Open Subtitles | إذا تركنا هذا الغداء لوحده , سيحتل أوروبا |
Bu yemeği kendime yapmıştım, ama çok yedim. | Open Subtitles | .لقد صنعتُ هذا الغداء لنفسي، لكنني قد صنعتُ الكثير منه |
- Bu yemeği kim hazırladı biliyor musunuz? | Open Subtitles | -هل تعرفين مَن قد قام بإعداد هذا الغداء لكم؟ |
Buna öğle yemeği deyip yukarıya kahvaltıya çıkarız. Tüm kanıtlara karşın, Michael, gayet bilimdışı bir aklın var diyebilirim. | Open Subtitles | سنحضر هذا الغداء, ثم نصعد لتناول الأفطار عكس كل المؤشرات يا مايكل, |
Öyleyse bu öğle yemeği bir kutlama mı? | Open Subtitles | هذا الغداء الذي سنَذهبُ إليهِ إذاً هوَ للاحتِفال؟ |
Sadece şu sıralar aşırı yoğunum, öğle yemeği önerini başka bir zamana bıraksak iyi olur. | Open Subtitles | إلا أنني هناغارق هنا ، ألا يمكننا أن نفعل هذا الغداء في وقتٍ آخر؟ |
Güzel öğle yemeği için teşekkürler. | Open Subtitles | حسناً ، شكراً لك من اجل هذا الغداء الجميل |
Bu tatlı öğle yemeği bir kaç gün daha konuşulur, böylece söylentiler alıp başını gidemez tabi eğer Fitz ve sen bir hata yapmazsanız. | Open Subtitles | سيشغلهم هذا الغداء الصغير لبضعة أيام ولكن الشائعات لن تختفي، وخاصة إن زللتِ أنت وفيتز |
Amerikan öğle yemeği için Michelle Obama'nın rüyası bizim ön bahçesinde tam burada. | Open Subtitles | امنيه ميشيل اوباما بأن يكون هذا الغداء لكل الامريكان موجود في حديقتنا |
# öğle yemeği ve dinlenme için verdikleri yalnızca 30 dakika # # bir papel almak için bedenim nasıl da sızlamakta # # bıktım bu pislikleri yemekten bu rezil yemek karavanından # | Open Subtitles | # هم فقط يعطوننا 30 دقيقة لنبرد الغداء ونأكلة # # جسمي يحتاج الى رجل # أنا سأمرض بأكل هذا الهراء بعيد من هذا الغداء فى سيارة الشحن اللعينة # |
-Yvonne ile öğle yemeği olayı. | Open Subtitles | - انا ويوفان, هذا الغداء. |