Suçlunun ve suçun garipliğini bana bağlama. O insanlarla zanlıyla ilgili görüşmelerimde, ben de tepki verdim. Bu görüşme, çalışmanı değerlendirmek için yapılıyor. | Open Subtitles | رد الفعل كان اليوم عندما علمنا ولكن هذا اللقاء فقط لتقييم عملك |
Ve anlamalısınız ki kumandan Bu görüşme asla olmadı. | Open Subtitles | وتتفهم أيها القائد أن هذا اللقاء لم يحدث |
Bu toplantıyı senin ve 101'in başardıklarına duyduğum saygıdan dolayı yaptık. | Open Subtitles | انا اجريت هذا اللقاء احتراما لانجازاتك و احتراما للفرقه 101 |
Tarih kitapları yazıldığında bu görüşmeyi kimse hatırlamayacak ama benim aklımda olacak. | Open Subtitles | لا أحد سيتذكر هذا اللقاء عندما تُكتب كُتب التاريخ , لكنني سأتذكره |
Anlıyorum ki, Bu toplantı ayarlandı ve konusu, "eskiden" ve "hâlâ" olarak belirlendi. | TED | علمت بأن هذا اللقاء قد رتب تحت شعار "من كان إلى لا زال". |
Bu buluşma pek de golf maçı için değil sanki. | Open Subtitles | ينتابني شعور بأن هذا اللقاء لا يقتصر على الغولف. |
bu toplantıya benim katılmamı istedi. | Open Subtitles | لقد طلبت منّي أن أغطّي عنها في هذا اللقاء. |
bu görüşmenin yol açacağı nahoş durumdan kendimi sıyırmaya çalıştığımı düşünme. | Open Subtitles | لا تظن أنني أحاول التخلص منك بهذه الطريقة الغريبة الصعوبة التي من الممكن أن يسببها هذا اللقاء |
Çünkü Bu görüşme kastettiğiniz görüşme değil. | Open Subtitles | لأني لا أظن أن هذا اللقاء , هو ما ترغبون به |
Bu görüşme için Hakim Wright'ın neden burada olduğunu hala anlamış değilim. | Open Subtitles | لازلت لا اعرف لما القاضية رايت هنا في هذا اللقاء |
Bu görüşme planlandığından daha olaylı oldu. | Open Subtitles | حسناً, هذا اللقاء كان أكثر تأثيراً من مخططك |
Bu toplantıyı kabul ettim çünkü bize dönüşebilir bir asker toplama aracı olan Apotheosis'i sunmaya söz verdin. | Open Subtitles | لقد وافقت على هذا اللقاء لانك وعدت أن تقدمى أداه تجنيد تحويليه |
Çavuş Swagger, Bu toplantıyı siz istediniz. | Open Subtitles | ^ايها النقيب ^سواجر لقد طلبت هذا اللقاء |
- Bu toplantıyı burada yapmak istememin asıl nedeni oğlum için bir imzanızı almaktı. | Open Subtitles | -تشرفت -سبب أنني هنا و لما أردت هذا اللقاء |
bu görüşmeyi yapmamı başsavcı bizzat rica ettiyse önemli bir şey olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هذا أمر مُهمّ للغاية ليقوم النائب العام شخصيّاً بأمري بعقد هذا اللقاء. |
Affedersiniz, ama müvekkilim bu görüşmeyi eşinin katilini bulmanıza yardım etmek için kabul etti. | Open Subtitles | عذراً لكن موكلي وافق على هذا اللقاء من أجل مساعدتك |
bu görüşmeyi sadece Bakan Kanin'ın ısrarı üzerine kabul ettim. | Open Subtitles | لقد وافقت على هذا اللقاء فقط بتوصية من الوزير (كانن) |
Bu toplantı için bir Saks daha uygun olurdu. | Open Subtitles | من أجل هذا اللقاء الـ"بابس" قد يكون أفضل |
Söylemeliyim Bu toplantı hakkında pek bilgim yok. | Open Subtitles | علي القول أني لم أعلم بشأن هذا اللقاء |
Ama Bu buluşma yolunda gitse bile, kilo farkı... | Open Subtitles | حتى ولو نجح هذا اللقاء سيبقى الوزن هو نفسه |
Beyler, bu toplantıya bir bakıma on yıllardır hazırlanılıyor. | Open Subtitles | حسناً, أيها السادة, هذا اللقاء إستغرق عقوداً لترتيبه |
bu görüşmenin bir rastlantı olmadığını anlıyorum. | Open Subtitles | لقد أدركت سلفاً أن هذا اللقاء ليس مصادفة |
Ve sonunda Bu buluşmayı ayarladık, yani bu gece olacak. | Open Subtitles | و أعددنا هذا اللقاء أخيراً لذا يجب أن يكون الليلة |
Ama sen bu buluşmayla ilgili onayladığın seyir defterinde herhangi bir kayıt tutmamışsın. | Open Subtitles | لكنك لم تسجل دخول هذا اللقاء, ذلك الذي سجلت خروجه |
Bu karşılaşmanın öneminin farkındaydık ve Leopoldo gibi heyecanlanmıştık. | Open Subtitles | حتى نحن أحسسنا بأهمية هذا اللقاء وكنا متحمسين تمامًا مثل (ليوبولدو) |