bu sahnede bir şey olmayacak. Sadece iki kız var. | Open Subtitles | لا شيء سيحدث في هذا المشهد ، إنهمـا مجرد امرأتـان |
Tony, hayatım bu sahnede, toplumumuzun iletişim eksikliğini eleştirme için muhteşem bir fırsatımız var. | Open Subtitles | عزيزي توني في هذا المشهد لدينا فرصة عظيمة أن نسلط الضوء علي انعدام الإتصال في مجتمعنا |
- Doğru. Yani, O sahneyi çıkarırsak, önümüzde bir sürü olasılık beliriyor. | Open Subtitles | إننا نفقد هذا المشهد و فجأة ، تنبثق العديد من الإمكانيات الجيدة |
Belki de O sahneyi canlandırmak sende kötü hisler uyandırdı. | Open Subtitles | ربما تفعل هذا المشهد طرح بعض مشاعر سيئة. |
bu sahnenin ilk bölümü aslında standart bir sahnedir. | Open Subtitles | الجزء الأول من هذا المشهد القصير كان معيارياً نموذجياً |
AS: bu sahne, kitapta da olduğu gibi, aslında birşey vaat ediyor. | TED | أ.س: ما يقوم به هذا المشهد وما قام به في الكتاب، هو أساسا تقديم وعد. |
Ben orada öylece durdum ve bu sahneyi seyrettim. Tam bir inançsızlıkla ve ne yapacağımı bilemeden. | TED | وانا كنت اقف هناك فحسب اشاهد هذا المشهد بإحباط تام دون أن أعي كيف اتصرف |
Bu küçük olay seni memnun etmiş olabilir ama aptalcaydı. | Open Subtitles | حسنٌ, هذا المشهد الصغير قد يكون أمتعك لكنه كان حماقه. |
Kendi evreninin efendisiydi ve Hugo'nun da öyle hissetmesini istiyordu, o yüzden Bu çekimi yarattı. | TED | كان سيد عالمه وكنا بحاجة لهيوغو لكي نشعر بنفس الشيء، لذا صورنا هذا المشهد. |
Sonraki sahneye geçiyoruz yalnız bu sahnede, hiçbir şey yapmak yerine bir şeyler yapacağız.. | Open Subtitles | نحن جاهزون للمشهد التالي فقط في هذا المشهد بدلا من أن نفعل لا شئ سنفعل شيئا |
bu sahnede hamile değilsin. Oyuncak bebeğin oldu. | Open Subtitles | أنت لست حامل فى هذا المشهد فأنت تحملين دمية |
Bölmek istemem ama bu sahnede birinin bana, yapmam gerekenleri açıkladığı bir kısım var mı? | Open Subtitles | لا أقصد المقاطعة، ولكن هل هنالك أمر في هذا المشهد يُحتّم عليكم إخباري بدوري فيه؟ |
Fakat, Christa'yı oynayan aktris bu sahnede oynamayı kabul etmedi | Open Subtitles | ولكن الممثلة التي تلعب دور كريستا رفضت ان تعمل هذا المشهد |
bu sahnede aslında sapıkça bir mazoşizmin veya şiddet fantezisinin tersine, ...derin bir özgürlük vardır. | Open Subtitles | بعيداً عن أن المشهد يجسد نوع من المازوخية الشاذة أو ردة فعل خيالية للعنف هذا المشهد محرر جداً للنفس |
O sahneyi gören çocuklar bizimle haftalar boyu konuşmayacaklardır. | Open Subtitles | تقديم مثل هذا المشهد والأطفال الذين لم يتحدثوا معنا لعدة اسابيع. |
Nasıl biteceğini bilecek kadar çok yazdım O sahneyi. | Open Subtitles | لقد كتبتُ هذا المشهد مرّات كافية لأعرف كيف سينتهي. |
O sahneyi çektiğimizde 40 yaşındaydım. | Open Subtitles | لقد أصبحت في الاربعين عندما صنعنا هذا المشهد |
O sahneyi tekrar seyredebilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا مشاهدة هذا المشهد ثانية؟ |
Kimse ona bu sahnenin filmde olacağını söylememişti. | Open Subtitles | لم يخبره أحد أن هذا المشهد كان ضمن الفيلم |
bu sahne bana bir deyişi hatırlattı. "Eğer ihtiyacın olandan daha fazlasına sahipsen uzun masalar yapmalısın, yüksek duvarlar değil." | TED | وذكرني هذا المشهد بأحد المقولات: "إذا كان لديك ما يزيد على حاجتك، فيجب أن تبني موائد أطول وليس جدرانا شاهقة." |
Ama bu sahneyi her zaman hatırlayabilirsiniz. | Open Subtitles | لكنك يمكنك أن تتذكر هذا المشهد في أي وقت كان |
olay mahallinde Cady'nin olduğuna dair kanıt yokmuş... en azından... kanıtlar yeterli değilmiş. | Open Subtitles | ولم يستطيعوا ساعتها تحديد مكان كادي من هذا المشهد الدرامي لو أردت صياغتها بهذا الشكل على الأقل بعيدا عن الصخب |
Bu çekimi yapmazsam beni kovarsın. | Open Subtitles | إذا لم أصور هذا المشهد ستطردني |
şu sahneyi düşünün, Sherlock Londra'da, aradığı katil tarafından kullanılan taksiye biniyor. | TED | ولنفكر في هذا المشهد بالذات، عندما دخل "شيرلوك" الى سيارة الأجرة في لندن والتي كان يقودها المجرم الذي يبحث عنه. |