"هذا المقعد" - Translation from Arabic to Turkish

    • Bu koltuk
        
    • Bu sandalye
        
    • o sandalye
        
    • O koltuk
        
    • Şu sandalyeye
        
    • burası
        
    • o sandalyede
        
    • Burada oturan
        
    • bu sandalyede
        
    Robert, Bu koltuk senin. Open Subtitles " روبرت " أنت تملك هذا المقعد ، إنه مجرد ..
    Affedersiniz, efendim. Bu koltuk dolu mu? Open Subtitles عذراً يا سيدي ، هل هذا المقعد محجوز؟
    Bu koltuk, şey, her zaman dostlar için açıktır. Open Subtitles هذا المقعد مفتوح دومًا للأصدقاء
    Ödevin bitene kadar, poponun tekmemden uzak kalabileceği tek yer Bu sandalye! Open Subtitles حتى تنتهي من حل واجباتك المكان الوحيد الآمن لك من قدمي هو هذا المقعد
    Eğer bana katılmak istersen, Bu sandalye boş. Open Subtitles في حالة إن كنت تتسائلين ، هذا المقعد شاغر
    Hayır, o sandalye olmaz. O kirişi, kiriş de tavanın yarısını tutuyor. Open Subtitles لا ، ليس هذا المقعد ، اٍنه يحمل العارضة و الآخر يحمل السقف
    Bu koltuk dolu değil. Neden buraya oturmuyorsun? Open Subtitles لعلمك، هذا المقعد متاح، لم لا تجلس هنا؟
    Bu koltuk bile daha uygun işbirlikçi olurdu. Open Subtitles هذا المقعد كان سيصبح مساعدا أكثر ملاءمة
    Bu koltuk bir süredir boş. Open Subtitles هذا المقعد كان فارغًا لبعض الوقت
    Buraya kadınları da alın ya. Bu koltuk karımın... Open Subtitles اجلب نساء لهنا ضع زوجتي على هذا المقعد
    Afedersiniz, Bu koltuk dolu mu? Open Subtitles عفوا هل هذا المقعد محجوزا ؟
    Kusura bakmayın, Bu koltuk dolu. Open Subtitles أنا آسفة هذا المقعد محجوز
    Bu koltuk dolu mu? Open Subtitles هل هذا المقعد محجوز؟
    Güzel bir kadın yaklaşıyor. "Bu sandalye dolu mu?" diye soruyor. Open Subtitles امرأة جميلة تقترب و تسأل هل هذا المقعد محجوز ؟
    Güzel bir kadın yaklaşıyor. "Bu sandalye dolu mu?" diye soruyor. Open Subtitles امرأة جميلة تقترب و تسأل هل هذا المقعد محجوز ؟
    Afedersiniz Bu sandalye boş mu? Open Subtitles أعذرنـي هـل هذا المقعد مـحجوز؟
    Ben de bir şey anlatıyordum ama Bu sandalye senin için o kadar önemliyse... Open Subtitles حسناً ولكنني كنت أفكر ... لو كان هذا المقعد مهماً لكِ
    Affedersin tatlım sanırım o sandalye dolu. Open Subtitles عذرًا، يا عزيزتي أعتقد أن هذا المقعد محجوز
    O koltuk, kışın ısınmak için kalorifere yakın. Open Subtitles في الشتاء هذا المقعد قريب كفاية من المشعاع ليظل دافئا
    Şu sandalyeye alalım seni. Open Subtitles دعنا نضعك على هذا المقعد
    Sınıfa girdiğimde burası tek boş yerdi. Open Subtitles لقد دخلتُ الصفَ، وكان هذا المقعد فقط موجود.
    Peki bundan sonra hep o sandalyede mi oturmak zorundasın? Open Subtitles هل يجب أن تكون في هذا المقعد من الآن فصاعداً ؟
    Hey, Burada oturan var mı? Hayır. hadi. Open Subtitles هل هذا المقعد محجوز؟
    Şükürler olsun ki bir araya gelmişiz, çünkü daha sonra söylediği şey şu an bu sandalyede oturma sebebimdir. Open Subtitles وشكراً للرب ، أننا عدنا لأن... حسناً ، ما قاله بعد ذلك هو السبب أني أجلس في هذا المقعد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more