bu kadar kısa sürede değişebileceğine inanmazdım. | Open Subtitles | أنا ما كنت سأعتقده محتمل في مثل هذا الوقت القصير. |
bu kadar kısa sürede bunu sipariş etmiş olamazsın. | Open Subtitles | فلا يمكنك أن تأتي بها في هذا الوقت القصير |
bu kadar kısa sürede alabildiğim tek şey bir pasta ile kocaman bir pinyata oldu. | Open Subtitles | كل ما أستطعت الحصول عليه في هذا الوقت القصير هو الكعكة و بنياتا الطيز الكبيرة |
Şef, bu kadar kısa süre içinde bulabildiğim tek resim bu oldu. | Open Subtitles | يارئيس, هذه هي الصورة الوحيدة التي وجدتها في هذا الوقت القصير |
bu kadar kısa zamanda hepsini gözden geçirdiniz mi? | Open Subtitles | هل مررت بكل هذا في مثل هذا الوقت القصير ؟ |
Ayrıca bu kadar kısa zamanda kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. | Open Subtitles | و شكراً على قبول اللقاء في هذا الوقت القصير |
İp var desek bu kadar kısa sürede çekmesi imkânsız. | Open Subtitles | لا يمكنهم العبث بالأشرطة في هذا الوقت القصير. |
Bayanlar için dikilmiş, ama bu kadar kısa sürede başka ne yapabilirim? | Open Subtitles | و لكنها مفصله للسيدات و لكن ماذا يمكنني أن أفعل في هذا الوقت القصير ؟ |
Keşke gelebilsem tatlım ama bu kadar kısa sürede şehre gelebilmemin imkânı yok. | Open Subtitles | كنت أتمني أن استطيع .. عزيزتي لكن من الصعب أن اكون هناك خلال هذا الوقت القصير |
bu kadar kısa sürede bu kadar büyük iş yapman bir mucize. | Open Subtitles | أنظر إليه هناك يا إلهى ما قمت به معه فى هذا الوقت القصير معجزه |
bu kadar kısa sürede bu adamı bulmam bile kolay olmadı. | Open Subtitles | أعني , حتى إيجاد هذا الشخص لم يكن سهلاً في هذا الوقت القصير |
- Selam dostum. bu kadar kısa sürede bizle ilgilendiğin için teşekkürler. | Open Subtitles | -مرحباً يا رجل، شكراً لمقابلتنا في هذا الوقت القصير |
bu kadar kısa sürede geldiğin için teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً لمجيئك في مثل هذا الوقت القصير |
Biz, bu kadar kısa zamanda, bu kadar iyi bir izlenimi nadiren almışızdır. | Open Subtitles | إستلمنا إنطباع جيد في هذا الوقت القصير |