Ben bir konuda yalan söylerken yakalansam ben de aynen böyle derdim. | Open Subtitles | إذا أمسكت وأنا أكذب هذا بالضبط ما سأقوله |
hala ne olduğunu bilmiyoruz, ama hastalığın beynine sıçramasına izin verdiniz tam olarak böyle olacağını söylemiştim. | Open Subtitles | ما زلنا لا نعرف ما بها إلا أنّه انتشرَ إلى دماغها هذا بالضبط ما قلتُ أنّه سيحدث |
diye sormuyor. Bu yüzden biz de tam olarak bunu yapmaya çalıştık ve elimizde bir örnek olması önemli. | TED | هذا بالضبط ما حاولنا فعله وهذا هو المهم لذلك بأن يكون في الواقع مراجع |
Benim söylediğim de tam olarak bu ve özel kanallardan da bahsediyorum. | Open Subtitles | لكن هذا بالضبط ما أقوله, وأنا أتحدث عن قنوات النخبة هنا أيضاً. |
Haklısın, ben de bunu diyorum. Sizden, "innernet" demenizi istiyorum. | Open Subtitles | كافي جدا, هذا بالضبط ما اقصده, انا اطلب منك ان تقول انرنت |
Sana söylediğim tam da bu. Ve jüriye söyleyeceğim şey de bu. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما اقوله لك وهذا بالضبط ما ساخبر به المحلفين |
Ben de aynen öyle dedim. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما قلته |
Ben de aynen böyle söyleyeceğini düşünüyordum. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما اعتقدت بانك ستقوله |
Ben de aynen böyle söyleyeceğini düşünüyordum. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما اعتقدت بانك ستقوله |
Diğer psikiyatrist de aynen böyle söyledi. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما قاله الطبيب النفسي الآخر |
Pekala, bu tam olarak böyle bir durumda söylemek istemeyeceğin bir şey tamam mı? | Open Subtitles | حسناً, هذا بالضبط ما أريدك أن لا تقولينه في هذا الوضع, أتفقنا؟ |
Ya da tam olarak böyle düşünmemizi istiyorlar. | Open Subtitles | أو قد يكون هذا بالضبط ما يريدون أن نعتقده |
Bu doğru bir karardı, çünkü Alice de tam olarak bunu yapmayı planlıyordu. | Open Subtitles | انه قرار سليم لأن هذا بالضبط ما كانت أليس تنوي فعله |
Bu doğru bir karardı, çünkü Alice de tam olarak bunu yapmayı planlıyordu. | Open Subtitles | انه قرار سليم لأن هذا بالضبط ما كانت أليس تنوي فعله |
Seninle çıkmayı kabul ettiğimde beklediğim tam olarak bu değildi. | Open Subtitles | أجل حينما قبلت بالخروج معك ليس هذا بالضبط ما توقعته |
Ama anne, senin bir tatilden istediğin tam olarak bu. Ailece bir araya toplandık, çokça gezdik ve birçok anımız oldu. | Open Subtitles | لكن أمي ، هذا بالضبط ما أردتيه من الاجازه تقريبنامنبعضكعائلةواستمتعنابخروجنا.. |
Sağ ol, benim de bunu duymaya ihtiyacım vardı. Sağ ol Monroe. | Open Subtitles | شكراً لك، هذا بالضبط ما كنت بحاجة إلى سماعه. |
Senatoda eksikliğini çektiğimiz şey de bu. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما ينقصنا في الحكومة |
Ben de aynen öyle yapacağım. | Open Subtitles | أثبت ذلك هذا بالضبط ما سأفعله |
- Ben de ona aynen bunu söyledim. - O ne dedi? | Open Subtitles | ـ هذا بالضبط ما أخبرته به من قبل ـ ماذا قال ؟ |
Hadi canım. Ben de tam bunu söyleyecektim. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما أردت قوله حقائبي في السيارة |
Bu tam da insanların Sue'ya söylediği şeydi. | TED | هذا بالضبط ما اعتاد على قوله الناس لـ سو |
tam da bunu söylememi istiyordun, değil mi? | Open Subtitles | هذا بالضبط ما تريدني أن أخبرك إياه، صحيح؟ |
Papayla aynı fikirdeyim. Bu tam olarak da kralın yapmaya karar verdiği şeydi. | TED | الادعاء: ولكن هذا بالضبط ما قرر الملك القيام به. |
Bu takımın ihtiyacı olan şey tam olarak da bu. Daha yükseklere itilmek. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما يحتاج إليه الفريق ليصل للقمة |