Genelde insanların üstünde olabilecek bir şey değil, değil mi? | Open Subtitles | حسناً هذا ليس شيء يمشي حوله العوام أليس كذلك ؟ |
Eğer uyuşturucuyu Senor Espastico Kacobo'nun içinde... kaçırmayı istiyorsanız bu yeni bir şey değil. | Open Subtitles | إذا كنتي تريدين تهريب المخدرات في سينور إسباتيكو جاكوبو هذا ليس شيء جديد، سيدتي |
Eğer uyuşturucuyu Senor Espastico Kacobo'nun içinde... kaçırmayı istiyorsanız bu yeni bir şey değil. | Open Subtitles | إذا كنتي تريدين تهريب المخدرات في سينور إسباتيكو جاكوبو هذا ليس شيء جديد، سيدتي |
bu gemiyi kaybedersem müdür hiç mutlu olmaz ve bu iyi bir şey değil. | Open Subtitles | لو فقت إدارة هذه السفينة، لن أكون سعيد، هذا ليس شيء جيدا. |
Düzeltemeyeceğim bir şey değil. Daha sonuçları anons etmediler. | Open Subtitles | هذا ليس شيء لا أستطيع إصلاخه لم يعلنوا نتائج الأصوات حتّى الآن |
Kendini ne kadar üstün görüyorsun bilmiyorum fakat böyle dikkatsizce davranacağın bir şey değil bu! | Open Subtitles | لا أعرف إلى مدى تعتقد أنك عظيم ولكن هذا ليس شيء يمكنك أن تتعامل معه بشكل مهمل للغاية |
bu, insanların gerçek hayatta söylediği bir şey değil. | Open Subtitles | هذا ليس شيء ما يقوله الناس في الحياة الواقعية |
Ama bu kötü bir şey değil. Bunu şöyle düşün... Organ naklinden sonra alınan reddetmeyi engelleyen ilaç gibi. | Open Subtitles | لكن هذا ليس شيء سيء، تخيلها على إنها أدوية مضادة لرفض الأنسجة التي تأخذها بعد عملية الزرع |
Buna göre; sürekli temizlik yaparsanız çevrenizde çok az mikrop vardır bu da aslında iyi bir şey değil çünkü daha fazla alerji ve otoimmün hastalık kaparsınız. | TED | فتنصُ على أنه عندما يكون لديك جراثيم قليلة في بيئتك لأنك تنظفُ طوال الوقت، فإن هذا ليس شيء جيد، لأنه يصبح الناس أكثر حساسية، أو يصاب الناس بأمراض المناعة الذاتية بعد ذلك. |
bu hakkında konuşabileceğin türden bir şey değil. | Open Subtitles | حقاً، هذا ليس شيء يمكنك أن تتحدّثين عنه |
bu ciddiye alınmadan davranılacak bir şey değil. Hayır değil. | Open Subtitles | هذا ليس شيء يعالج بسهولة لا ليس كذلك |
bu hiç kadınca bir şey değil. | Open Subtitles | هذا ليس شيء خاص بالنساء علي الاطلاق. |
Hayır, bu numara yapabileceğin bir şey değil. | Open Subtitles | كلا ، هذا ليس شيء يمكنك ان تتظاهر به |
Bak, bu kötü bir şey değil, alacağım terfiyi düşünsene. | Open Subtitles | إسمع هذا ليس شيء سيء فكري به كأنه ترقية |
Ama bu şahsi bir şey değil. | Open Subtitles | لكن لتعرف فقط، هذا ليس شيء شخصي. |
bu hafta üçüncü kez bilincini kaybedişin. | Open Subtitles | تلك ثالث مرة كنت ستغرق بها هذا الإسبوع، هذا ليس شيء جيد لمن بسنك. |