O zaman senin son kullanma tarihini bilmiyorum. Çok yazık. | Open Subtitles | أي أنك لا تعلم تاريخ انتهاء صلاحياتك هذا مؤسف لك |
Çok yazık efendim, zira mahkemeniz süresince 'sersemce iyimserlik' kartını oynamayı planlıyordum. | Open Subtitles | هذا مؤسف, سيدي, لأني كنت أخطط لألعب ورقة التفاؤل الغبي بكل قوةٍ خلال المحكمة. |
Ailenin bir araya toplanması için birinin ölmek zorunda kalması Ne yazık. | Open Subtitles | هذا مؤسف أنه يجب أن يموت شخص ما لتجمعوا العائلة |
Çok kötü ama en azından şimdi gerçekten birlikte olabileceğiz. | Open Subtitles | هذا مؤسف عالأقل, ذلك يعني أنه يمكننا البقاء معا الآن |
Oh, Tanrım, bu Çok kötü çünkü bunlar en mühim şeyler, inan bana. | Open Subtitles | أوه ، هذا مؤسف للغايه يا عزيزتى لأنكى مثيره للشفقه ، صدقينى |
İşte Bu kötü oldu çünkü bu adamı diriltmemiz gerek. | Open Subtitles | هذا مؤسف جدًّا، لأنّنا بحاجة لإحياء هذا الرجل. |
Aynısını hissetmemem Çok kötü olmuş o zaman. | Open Subtitles | هذا مؤسف جدًا لا تمكنني مبادلتكَ ذات القول |
Yazık olmuş çünkü çok iyi diyorlardı. | Open Subtitles | هذا مؤسف ، لأننى سمعت أشياء جيدة. |
Çok yazık oldu. Hatunun memeleri de bayağı güzeldi. | Open Subtitles | هذا مؤسف جداً فقد كان لديها صدر جميل جداً أيضاً |
Çok yazık. Bir daha böyle bir vakaya muhtemelen yıllar sonra anca rastlarız. | Open Subtitles | هذا مؤسف ربما ستسغرق أعوام قبل أن نرى واحدة أخرى |
Çok yazık. Marangozluktan A almıştım. | Open Subtitles | هذا مؤسف للغاية، حصلتُ على درجة ممتـاز في النّجارة |
Çok yazık, o zaman aklınızda tutmanız gerekecek. Koridordan aşağı doğru gidin, sağa dönün, tekrar sağa, sonra sola. | Open Subtitles | اوه هذا مؤسف,اذن يجب عليكم ان تحفظو ما سأقول |
Çok yazık, gerçekten iyi bir söz yazarısın. | Open Subtitles | هذا مؤسف لأنك كاتبة أغانى رائعة أجل، لقد استمتعت بذلك |
Ne yazık. - Yağdığında şakır şakır yağar. | Open Subtitles | سمعت الخبر، هذا مؤسف حين تقع المشكلة، لا تنفك تتفاقم |
- Bu sebeple, uzun süredir hiçbir şey yapmadı. - Ne yazık! | Open Subtitles | والنتيجة أنه لا ينجز شىء هذا مؤسف |
Çok kötü. Ona bir şey söylemeyi unuttum. | Open Subtitles | هذا مؤسف جداً , لقد نسيت أن أخبرها شيئاً |
Çok kötü. Duyduğuma göre çok hünerli bir kızmış. | Open Subtitles | هذا مؤسف سمعت بأنها جميلة أنت تعرف أكثر من هذا |
Bu Çok kötü, geçmişte bir ara iyiydi ve tekrar kötüye döndü. | Open Subtitles | هذا مؤسف جداً أن الأيام السعيدة إنتهت وسيأتي دور الأيام الصعبة |
İşte Bu kötü oldu aşkım. Çünkü çalışırken berbattın.. | Open Subtitles | هذا مؤسف يا حبّ، أنت بحاجة ماسّة للمران. |
Kötü olmuş, ölmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | حسنٌ، هذا مؤسف جدًّا إليها، فإنّي أفضّل الموت عن ذلك. |
- Yazık olmuş. - Niye öyle dedin ki? | Open Subtitles | ـ حسنًا، هذا مؤسف ـ لماذا قلتِ هذا؟ |
Bizle yemeyecekmiş. Ne kötü. | Open Subtitles | لن تستطيع تناول العشاء معنا، هذا مؤسف حقا. |
Bu çok üzücü. O çocuğu sevmiştim. | Open Subtitles | هذا مؤسف للغاية , لكنكِ تعلمين لقد أحببتُ ذلك الشاب |
Tanrım, bu Çok kötü oldu. Sanırım başımız belaya girmeden, yuvamıza dönmeliyiz. | Open Subtitles | هذا مؤسف أعتقد علينا أن نعود قبل أن نتورط في المشاكل |
Bu utanç verici çünkü gözle görülür biçimde-- Reklâmlardan sonra, American Hustle'ı inceleyecekler. - Selam beyler. | Open Subtitles | هذا مؤسف, لأنه مرئياً... عندما نعود, الرجال سيراجعون فيلم الاحتيال الأمريكي أهلا يا رجال |