Endişelenmememiz söylenen bir diğer gerekçe ise bu makinelerin istemeden bizim değerlerimizi paylaşacak olmaları, çünkü bizim devamımız gibi olacaklar. | TED | يُقال لنا ألا نقلق لسببٍ آخر هو أن هذه الآليات ليس بوسعها إلا مشاركتنا منافعها لأنها ستكون حرفياً امتداداً لأنفسنا. |
bu mekanizmalar, bu tesisler Craigslist, Gumtree veya Yahoo'nun hediyeleri değil, devlet tarafından kontrol ediliyorlar. | TED | هذه الآليات وهذه البنيات التحتية ليست هدية مقدمة من كريغزليست أو جومتري أو ياهو، بل إنها تحت سيطرة الدولة. |
bu mekanizmalardan bir tanesi şeffaflık, insanlara onların bilgileri ile ne yapacağınız söylemek. | TED | أحد هذه الآليات هي الشفافية، إخبار الناس بما سوف تفعله ببياناتهم. |
Bütün bu kişisel verilerin bu mekanizmalarla hesaplananabilmesine en başta olanak tanıyan şey bilim oldu. | TED | وهو أن نكثف من الجهود العلمية التي تسمح لنا بتطوير كل هذه الآليات لحساب هذه البيانات الشخصية في المقام الأول. |
Zaten makinelerimizde kısıtlı zekâyı kurduk ve bu makinelerin çoğu çoktan üstün insan seviyesinde bir performansta. | TED | نحن قمنا مسبقاً ببناء ذكاء محدود في آلياتنا، والعديد من هذه الآليات تقوم بالأداء في مستوى الذكاء البشري الخارق أصلاً. |
O sosyal altyapıyı, bu araçlarla yeniden icat ediyorlar. | TED | لذا فقد أعادوا إختراعها بإستخدام هذه الآليات. |
bu üç mekanizmanın kombinasyonuyla düşüm mümkün hale gelir. | TED | ومن خلال مجموعة من هذه الآليات الثلاثة سيصبح هذا الانسحاب ممكنًا. |
ve buradaki tehlike ise, bir kere saçmalıkları ve gaddarlığı normalleştirmeye başladığınızda, insanlar bu uygulamaların yasal olduğunu sanıyor. | TED | والخطر في هذه الأشياء هو بمجرد البدء في تطبيع العبث والفظائع، سيعتقد الناس أن هذه الآليات شرعية. |
bu masum robotlar bütün bunları tek başlarına yapamazlar. | Open Subtitles | هذه الآليات البريئة، لا يمكنها عمل هذا بدون فعل فاعل |
bu robotları geçerken, etrafımdaki engelleri de dikkate almam gerek. | Open Subtitles | يجب عليّ تجاوز هذه الآليات بينما أنتبه في الوقت نفسه للعوائق حولي |
Şuan bu makinelerden milyarlarcası içinizde bir yerlerde çalışıyor ve DNA'nızı hassas doğrulukta kopyalıyor. bu doğru bir gösterim, | TED | وكل واحد منكم لديه الآن بلايين من هذه الآليات تعمل الآن في داخل جسمه وتقوم بنسخ شرائط الحمض النووي بذات الاتقان ان هذا التمثيل المرئي هو تمثيل دقيق |
Şimdilerde bu öz mekanizmaları hedef alan uygulama ve çevrimiçi dikkatlilik eğitimi programları deniyoruz ve ironik olarak; sigara içme, stres yemeği ve diğer bağımlılık içeren davranış biçimlerimizin dışına çıkmamıza yardımcı olan dikkat dağınıklığına bizi iten teknolojiyi kullanıyoruz. | TED | نحن الآن نختبر برامج التدريب الذهني القائمة على إستخدام الإنترنت وتطبيقاته والتي تستهدف هذه الآليات الجوهرية وللسخرية نستخدم نفس التكنولوجيا التي تقودنا إلى قلة الإنتباه لمساعدتنا لترك أنماط عاداتنا غير الصحية للتدخين والإفراط في تناول الطعام الناتج عن التوتر، والتصرفات الإدمانية الأخرى. |
Dr. Evil' ı yakalamaya çalışırken bu hale düştüm. Ve aniden şu kadın-robotlar ortaya çıktı... sonra göğüslerinden dumanlar çıkamaya başladı. | Open Subtitles | ما حدث هو انني دخلت هنا للقبض على "د.إيفل" و فجأة اتت هذه الآليات... |
- bu araçlardan bazıları çalışabilir gibi. | Open Subtitles | يبدو أن بعض هذه الآليات قد تعمل أحسنت عملاً يا (مات) |
Yaşlanma temel olarak araba gibi cansız objeler oluşturma sürecidir. ve aynı şey bize de olur kendini yenileyen birçok mekanizmaya sahip olmamıza rağmen çünkü bu mekanizmalar da mükemmel değildir. | TED | القدم (أو التّقدّم في العمر) شيء يحدث للجمادات كالسّيارات مثلاً، ويحدث لنا أيضاً، على الرّغم من أن أجسادنا لديها العديد من الآليات الذكيّة... التي تساعدها على اصلاح نفسها... إلّاأنّ هذه الآليات ليست كاملة تماماً... |