O artık öldü ve hikayelere inanıyorsan bu gölün dibinde bir yerde. | Open Subtitles | القاتل ميت الآن في مكان ما أسفل هذه البحيرة إذا صدقتي القصص |
bu gölün gelişmesi için bir tasarım var, ve sanırım siz bunu değerlendirebilirsiniz. | Open Subtitles | لدي مخطط لتطوير هذه البحيرة وأظن أنك ستقدرّه |
Aslında bütün bu göl, devasa bir yanardağın su dolmuş krateri. | Open Subtitles | ولكن في الواقع هذه البحيرة كلها فوهة بركان غمرها بركان عملاق. |
Bu irtifada, bu göl Mars'ın 3.5 milyar yıl önceki geçmişiyle aynı koşulları sağlamakta. | TED | على هذا العلو، تمر هذه البحيرة بظروف مشابهة تمامًا لتلك التي كانت على المريخ قبل 3.5 مليار سنة. |
Bu iki ayrı düşmüş sevgili kışları Bu göle gelip, birbirlerine aşklarını gösterirlermiş. | Open Subtitles | اللذان إنفصلا عن بعضهما بهذه الطريقة يلتقيان في هذه البحيرة عندما يأتي الشتاء ليتشاركا حبهما |
Ben çocukken bu gölde yüzmeyi öğrendim ve okuldan sonra her gün dağlara tırmanırdım. | TED | عندما كنت طفلاً، تعلمت السباحة في هذه البحيرة وتسلقت الجبال يومياً بعد المدرسة. |
Bu gölü geçmemize izin vermesi onun cömertliği. | Open Subtitles | لوت هو كرمه الذي يسمح لنا لعبور هذه البحيرة. |
Bak, Mial, yaşlanıp gezmekten yorulduğumuzda, geri dönüp, bu gölün üzerinde bir klinik açalım. | Open Subtitles | عندما نكبر فى السن ونتعب من السفر يجب أن نرجع ونفتح عيادة على هذه البحيرة |
bu gölün dibinde Tanrıyı gördüğünü iddia etti. | Open Subtitles | و حدثت له حادثة التنوير حيث زعم انه راى الله فى قاع هذه البحيرة |
bu gölün boyutunu çok yanlış düşünmüşüm. | Open Subtitles | لقد أسأت تقدير حجم هذه البحيرة. |
Hala bu gölün dibinde. | Open Subtitles | مازال في قاع هذه البحيرة |
Baba, bu gölün Senozoik Çağ'da buzul formundan oluştuğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | أبي، هل تعلم أن هذه البحيرة تكونت جراء انحسار الأنهار الجليدية في حقبة سينوزوي(حقبة الحياة الحديثة) |
Buzul dağ boyunca sürüyor ve geride bıraktığı parça bu göl büyüklüğünde. | TED | وقد عبرت الأنهار الجليدية كل المسافة عبر الجبل وقد خلفت هذه البحيرة الكبيرة. |
bu göl 600 çevir hacimsel debide su ihtiva etmekteydi. | Open Subtitles | احتوت هذه البحيرة على 600 ميل مكعب من الماء. |
Onların ölümsüz aşkı sayesinde hava ne kadar soğuk olursa olsun, bu göl asla donmaz. | Open Subtitles | يقال أن بسبب حبهما الراسخ لم تتجمد هذه البحيرة أبداً |
Yalnızca bu göl etrafındaki sazlıklarda yaşıyorlar. Ve çok az sazlık bölge kalmış. | Open Subtitles | إنهم يعيشون فحسب في غور القصب حول هذه البحيرة لا غير، ورقع القصب المتبقية قليلة جداً |
Bu göle dair yerlilerin bir efsanesi vardır. | Open Subtitles | ..... هل تعلمين انه يوجد خرافة قديمة عن هذه البحيرة |
Babam, Francis'le beni her yaz Bu göle getirirdi. | Open Subtitles | كان أبي دائماَ يأخذني أنا و(فرانسيس) إلى هذه البحيرة كل صيف |
bu gölde hala bazı iyi balıklar var. Hadi. Sersem köpek. | Open Subtitles | ما يزال هنالك بعض الأسماك الجيّدة في هذه البحيرة هيّا كلبٌ غبيّ |
Alkali sineklerinin bu gölde yaşamalarına olanak sağlayan özel becerileri vardır. | Open Subtitles | ذُبابة القلوي لديها قُدراتٌ مُميزة مكّنتها للعيش على هذه البحيرة. |
Bu gölü görmek isterim. | Open Subtitles | أنا أودّ لرؤية هذه البحيرة. |
Seni olabildiğince çabuk gölden uzaklaştırmalıyız. | Open Subtitles | علينا إبقائكم بعيدا عن هذه البحيرة بأبعد ما نستطيع الآن |
Kadın beni göle itti be! | Open Subtitles | لقد رمتني في هذه البحيرة اللعينة |