İkincisi ise bu genlerin yaklaşık yarısı aktivitelerinde artış göstermişti. | TED | النتيجة الثانية كانت أن نصف هذه الجينات قد ارتفع نشاطها. |
Ve bu genlerin aşırı üremesi, sadece genç kadınların hayatta kalması ihtimaliyle bağlantılı. | TED | وحينما يتضخم عمل هذه الجينات فإن ذلك يساعد على تحسين الشفاء بالنسبة للنساء الصغيرات فحسب. |
Ve bu genler çoğunlukla östrojen tarafından harekete geçiriliyordu. | TED | ويتم تنشيط هذه الجينات بشكل أساسي عن طريق الاستروجين. |
bu genler hücreleri belirli proteinler yapmaya yönlendirir ve sadece birkaç saat içinde embriyonun sağ ve sol tarafı kimyasal olarak farklılaşır. | TED | هذه الجينات توجه الخلايا لصنع بروتينات معينة، وفي غضون بضع ساعات، جهتا الجنين اليمنى واليسرى تختلفان كيميائياً. |
Bu nedenle soru şu oluyor: bu genleri tanımlamaya tam olarak nasıl başlayabiliriz? | TED | و بالتالي يصبح السؤال، كيف لنا أن نبدأ بتحديد هوية هذه الجينات بالضبط؟ |
Üstelik bu genleri farklı kombinasyonlarda kullanan yüzlerce hücre tipi var. | TED | ويوجد المئات من أنواع الخلية التي تستخدم هذه الجينات في مجموعات مختلفة. |
bu genlerin her biri insandan insana anlamlı bir şekilde farklılaşıyor. Her birimiz bu varyasyonun benzersiz bir kombinasyonuyuz. | TED | وتختلف كل من هذه الجينات من شخص إلى شخص إلى آخر، ويعتبر كل واحد فينا بمثابة مزيج فريد من ذلك الاختلاف. |
bu genlerin bazıları riskimizi yükseltir, bazıları da azaltır. | TED | بعض هذه الجينات سيزيد من خطر إصابتك، بينما سيقلل البعض الآخر من ذلك الخطر. |
bu genlerin sadece evrimin dizayn bileşenleri olduğunu sanmıyorum. | TED | أنا أرى أن هذه الجينات الآن ليس فقط تقوم بتصميم عناصر التطوّر. |
bu genlerin rollerini anlayabilmek son derece ulaşılabilir bir hedef olacaktır. | TED | لفهم دور هذه الجينات سيكون في متناول اليد. |
bu genlerin her birinin hastalık teşhisine yardımcı olma olasılığı var. | TED | لدى كل واحد من هذه الجينات إمكانية الإختبار التشخيصي. |
bu genlerin bir grubu, özünde, embriyoya bir omur monte etmesini söyler. | Open Subtitles | هناك مجموعة من هذه الجينات تأمر الجنين أن يكون فقرة |
bu genler, türler ve alanlar arasında paylaşıldığına göre ortak bir atadan miras kalmış olmalıdır. | TED | ولأن هذه الجينات مشتركة بين الفصائل وعبر النطاقات فلا بد وأن يكونوا قد ورثوها عن سلف مشترك، |
bu genler kuşaktan kuşağa aktarıldığından dolayı en iyi eşleşmeler sıklıkla kardeşler arasında olur. | TED | لأن هذه الجينات وراثية، أفضل تطابق يوجد عادةََ في الأشقاء. |
yavrularını kayıt altına alıyoruz. Böylece,bu genler gercekten popülasyonlarına geri dönüyorlar | TED | وحصولهم على فراخ. لذا، هذه الجينات بالتأكيد ترجع لمواطنها. |
bu genler için anneye teşekkür edebiliriz, değil mi, baba? | Open Subtitles | نستطيع أن نشكر أمهاتنا على هذه الجينات أبي، صحيح؟ |
Hayır, aslında bu genler farklıdır. | Open Subtitles | أوه, كلا, إن هذه الجينات في الحقيقة هي مختلفة. |
Mısır tohumları gelişim dönemlerinin sonunda kuruduklarında, bu genleri açarlar. | TED | وما أن تجف بذور الذرة بعد نهاية فترة نموها، حتى يتم تشغيل هذه الجينات. |
Şu an yapmaya çalıştığımız şey, tahıllarda bu süreci taklit etmek için dirilen bitkilerdeki bu genleri açan çevresel ve hücresel sinyalleri anlamak. | TED | لذلك فإن ما نحاول عمله الآن هو فهم المحيط و إشارات الخلايا التي تشغل هذه الجينات في النباتات القابلة للنشور، لمحاكاة هذه العملية في المحاصيل. |