2000 yaşında olması bu kemiği, kesin olarak Tunç Devrine koyar. | Open Subtitles | حوالي 2.000 عام تضع هذه العظمة بشكل يقين في العصر البرونزي |
Çoktan gül dikeniyle zehirledi bile. bu kemiği günbatımına kadar istiyor. | Open Subtitles | سممته فعليًا بأشواك الورد، وتودّ هذه العظمة بحلول المغيب. |
bu kemiği gerçekten severdi. | Open Subtitles | لقد أحب حقاً هذه العظمة |
bu kemik daha kalındır, yaklaşık olarak, şakak kemiğinden beş kez daha kalın. | Open Subtitles | هذه العظمة ستكون أكثر سمكاً حوالي خمسة أضعاف سمك الفص الجبهي |
Birkaç hafta içinde, bu kemik eskisinden iyi olur. | Open Subtitles | حسناً، هذه العظمة ستعود كما كانت فى غضون أسابيع |
Kemiğin içeriğinde kuvars ve feldispat var. | Open Subtitles | هذه العظمة تحتوي على جسيمات من الكوارتز و الفلسبار سليكات الألمونيوم |
İpe bağlanmış bu kemiği buldum. | Open Subtitles | ووجدت هذه العظمة مربوطة بحبل |
Şimdi bu kemiği alıp kemireceğim. | Open Subtitles | -سأتناول هذه العظمة الآن، وامضغها . |
Şimdi bu kemiği alıp kemireceğim. | Open Subtitles | -سأتناول هذه العظمة الآن، وامضغها . |
Kaba kenarlara ve renklerdeki bozulmaya bakılırsa bu kemik en fazla 20 yıllık. | Open Subtitles | بناءاً على الحافات الخشنة و قلة التصبغ هذه العظمة ليست أكبر من عشرين سنة |
Kabarcık şeklindeki bu kemik yankıdan yer tespiti sağlayan bir odacıktır. | Open Subtitles | هذه العظمة الهوائية عبارة " عن " غرفة تحديد صدى الصوت |
Sen burada kalacaksın. bu kemik seni şimdilik meşgul eder. | Open Subtitles | أبقى هنا مع هذه العظمة |
Kemiğin kırıldığını duydum. | Open Subtitles | سمعت هذه العظمة تنكسر. |