bu aslında bu hastayı tedavi etmekte kullandığımız akıllı bir bio-malzeme. | TED | هذه في الواقع مادة حيوية ذكية استخدمت بالفعل لعلاج هذا المريض. |
bu aslında kitaba koyduğum ilk resim. | TED | هذه في الواقع اول صوره التقطها في الكتاب. |
bu aslında bir incir parçasıdır. Aslında incir suyu ile kaplanmış herhangi bir nesneyi alabilirsiniz | TED | هذه في الواقع قطعةٌ من التين. في الواقع إذا أخذت أي جسمٍ وطليته بعصير التين |
bu aslında yaklaşık 279 metrekarelik bir uçurtma, ayrıca en küçük enerji yüzeyi. | TED | إذن هذه في الواقع طائرة ورقية مساحتها 3,000 قدم مربع، والتي هي كذلك سطح بأقل قدر من الطاقة. |
bu aslında kocaman bir spor parkı. İçerisinde dört tane stadyum var, Stadyumlardan birisi 40.000 kişilik. | TED | هذه في الواقع حديقة رياضية ضخمة بأربعة ملاعب، ملعب كرة قدم به أربعين ألف مقعد. |
bu aslında " Nil Mücevheri " filminde kullanılmıştı. | Open Subtitles | هذه في الواقع استخدمت في فيلم جوهرة النيل |
bu aslında bizim "Tarikat fotoğrafımız" | TED | هذه في الواقع صورة "ثقافة العبادة" لدينا. |
bu aslında kötü: insan deneyleri. | TED | كانت هذه في الواقع تجارب انسانية سيئة |
bu aslında Bayan Cross'un tedavi sakızı, onun için gözlerini kullanıp, yutturmaya çalışmalısın. | Open Subtitles | هذه في الواقع علكة السيدة (كروس) الطبية اذا يجب عليك ان تبيعها بعيونك |
bu aslında çok çarpıcı bir istatistik. | TED | هذه في الواقع إحصائية مذهلة. |
Bu...aslında onun poposu. | Open Subtitles | هذه... حسنٌ هذه في الواقع مؤخرته |
bu aslında 6045 versiyonu. | Open Subtitles | أوه، هذه في الواقع نسخة 6045 |
bu aslında Star Laboratuvarları'nın vakumlu süpürgesi. | Open Subtitles | هذه في الواقع مكنسة معامل (ستار) الكهربية |