Her zaman gergindiler ama onları daha önce hiç böyle görmemiştim. | Open Subtitles | أعني، أنه بينهما خلافات دائماً لكنني لم أراهما هكذا من قبل |
Köpek eğiticileri daha önce hiç böyle bir şey görmediklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | المُدرب قال بأنه لم يسبق له أن رأهم هكذا من قبل |
Seni daha önce hiç böyle görmemiştim. Neden bahsediyorsun bilmiyorum. | Open Subtitles | وكنت مصدوم، عزيزتي، لم أراكي هكذا من قبل |
Seni daha önce böyle görmemiştim. Bilgisayar korsanı seni korkutmuş anlaşılan. | Open Subtitles | لم أركَ هكذا من قبل تلك المخترقة، لابد أنّها نالت منك |
Sadece merak ettim. daha önce böyle bir dansta bulunmamıştım. | Open Subtitles | إنه مجرد فضول لم يسبق لي أن رقصت هكذا من قبل |
Bilmiyorum, Walter. Gece hiç bu kadar yakın görünmedi bana. | Open Subtitles | لا اعلم والتر فانا لم اكن قريبا هكذا من قبل |
Daha önce kendimi hiç bu kadar aptal durumuna düşürmemiştim. | Open Subtitles | لا أظنني قد جعلت من نفسي أحمقاً هكذا من قبل |
En uygun zaman. Seni hiç böyle görmemiştim. | Open Subtitles | إنه بالضبط الوقت المناسب لم أرك هكذا من قبل |
daha önce hiç böyle hissetmedim. Şu anda tam olmak istediğim yerdeyim. | Open Subtitles | لم أشعر هكذا من قبل أنا حيث أريد أن أكون بالضبط |
Bir şey fark ettirmez biliyorum, ama daha önce hiç böyle bir şey söylememiştim. | Open Subtitles | أنني لم أقل هذا لأحد شيئ هكذا من قبل في حياتي |
O gerçekten de... daha önce hiç böyle davrandığını görmemiştim. | Open Subtitles | تعلمين، إنه حقآ لم أره يتصرف هكذا من قبل |
daha önce hiç böyle uykuya dalmamistim. | Open Subtitles | يا إلهي, لم يسبق لي أن غفوت هكذا من قبل. |
Onları daha önce hiç böyle görmedim. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن رأيتهم يتصرفون هكذا من قبل |
Muayeneyi tamamladığımda, hasta huşu içinde bana "daha önce hiç böyle muayene edilmemiştim." | TED | وعندما انتهيت قال لي المريض بشيء من الذهول: "لم يحدث أن قام أحد بالكشف علي هكذا من قبل". |
Çünkü daha önce böyle bir şey yapmadım. | Open Subtitles | والسبب لأننـــي لم أفعل شيــئاً هكذا من قبل |
Öyle görünüyor ama ben onu daha önce böyle mutlu görmemiştim. | Open Subtitles | إنها تستمع بالفصل فلم أرها مبتهجه هكذا من قبل |
- daha önce böyle davranmamıştı hiç. - Ne yapsak? | Open Subtitles | لم تتصرف هكذا من قبل ماذا علينا أن نفعل؟ |
hiç bu kadar iyi olmamıştım. | Open Subtitles | انا لم اشعر اننى افضل هكذا من قبل فى حياتى |
Anahtar kelime "idi". "İdi". hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. | Open Subtitles | كلمة المفتاح، كان لم أحس بالعظمة هكذا من قبل |
Ama onu hiç bu kadar çekici bulmamıştım! Bu beni kötü bir insan mı yapar? | Open Subtitles | لكنني لم أنجذب إليه هكذا من قبل هل يجعل مني هذا شخصاً سيىء؟ |
Çünkü Seni hiç böyle görmemiştim. Ailem öldükten sonra insanların önünde olmaktansa bilgisayarların önünde olarak daha rahat hissettiğim bu devreden geçtim. | Open Subtitles | لأنني لم اراك هكذا من قبل بعد وفاة والدي، مررت من خلال هذه الفترة |