"هناكَ" - Translation from Arabic to Turkish

    • orada
        
    • vardı
        
    • oraya
        
    • vardır
        
    • burada
        
    • başka
        
    • tane
        
    • varsa
        
    Sayın Hakim, biz cinayetin orada işlenmiş olduğunu kabul ediyoruz. Open Subtitles سيدتى القاضية نحنُ نومن بأن هناكَ جريمة قد حدثت بالفعل
    Fakat ceset pişirilmiş ve orada başka bir ceset de olmalı. Open Subtitles ولكن جسده تمّ طبخه فلابدّ أن تكون هناكَ جثّة أخرى أيضاً
    Sokağın aşağısında boş bir ev vardı ama sonra nefes alması durdu. Open Subtitles وكانَ هناكَ منزلٌ فارغٌ في آخر الشارع لكنّها عندئذٍ لم تكن تتنفّس
    Kadın oraya atlamak nasıl bir şey görmek için çıkmış. Open Subtitles لو ذهبتَ إلى هناكَ لرأيتَ أنّها تحاول القفز
    Sevgilinin tatile gitmesinden daha kötü şeyler vardır. Open Subtitles هناكَ أشياء أسوَء مِن أن تذهَب حبيبتَك في إجازَة
    Cinayetin burada işlendiğini kabul ediyoruz. Open Subtitles سيدتى القاضية نحنُ نومن بأن هناكَ جريمة قد حدثت بالفعل
    Eğer Tess fırtınaya doğru gitmiş olsaydı tam orada olurdu, Tink! Open Subtitles و لكنها ستكونُ هناكَ تماماً لو أنها أبحرَت في قلب العاصفة
    Beni o civarda görürsünüz, babam hep orada takılır da. Open Subtitles ربما رأيتنى أتمشى هناكَ لأن أبى دائماً يقضى وقته هُناك
    Tepede bir orman var. orada su da bulacaksınız. Open Subtitles هناكَ غابةٌ خلف التلة .ستجدون الماء هناكَ أيضًا
    20 dakika içinde orada olmalıyız. Open Subtitles لأنه يجبُ علينا أن نكون هناكَ خلال 20 دقيقة
    Epey tuhaf ama, insanlar seni, onun öldürüldüğü sırada orada görmüşler. Open Subtitles ومن الغريب، أنّ هناكَ أناس قد رأوكَ هناك بنفس وقت قتله تقريباً
    Gözlem odasından izleyebilirsin. orada olmak istemezsin. Open Subtitles يمكنكَ المشاهدة من غرفة المراقبة لا تريد أن تكون هناكَ لأجل هذا
    Fakat yeniden kazanamadığım bir şey vardı, mahremiyetim. TED ولكن هناكَ شيءٌ واحدٌ لم أسترجعه أبداّ: خصوصيّتي.
    Sırtımda bu yumruk büyüklüğünde bir iz vardı. Open Subtitles كانَ هناكَ أثرُ الضرب على ظهري بحجم هذه القبضة
    Ama onu yetimhaneden getirdiğimiz ilk günden beri onda yolunda olmayan bir şeyler vardı. Open Subtitles لكن كانَ هناكَ دائماً شيءٌ غيرُ صحيح في ذلكَ الولد منذُ اليوم الأوّل الذي أحضرناهُ فيهِ للبيت منَ الميتَم
    oraya bakabileceğini tahmin ettiği tek kişi benim ve kontrol etmek isteyeceğim tek hastayı da biliyor. Open Subtitles أنا الوحيدُ الذي يتوقّعهُ أن يبحث هناك ويعلمُ أنّ هناكَ مريضاً واحداً سأرغبُ في الاستقصاءِ عنه
    Tatlım, neden oraya gidip seni sevip sevmediğini sormuyorsun? Open Subtitles عزيزتي، لمَ لا تعودين إلى هناكَ و حسب؟ و تسألينه إن كان يحبّكِ أم لا؟
    Kadın oraya atlamak nasıl bir şey görmek için çıkmış. Open Subtitles لو ذهبتَ إلى هناكَ لرأيتَ أنّها تحاول القفز
    Kötü rahipler vardır, ama birçok iyi olanı da vardır. Open Subtitles هناكَ قساوسة سيئين لكن هناكَ العديد من الجيدين أيضاً
    Arkadaşlar, öyle zamanlar vardır ki yaptıklarımız yüzünden suçlu olduğumuzda bundan dolayı cezalandırılmamız gerekir. Open Subtitles أصدقائي، هناكَ أوقات عندما نكونُ مذنبون في أعمالنا و يجبُ مُعاقبتنا على ذلكَ الأساس
    Ne çılgınlık! Sıkı eğitimin de sınırları vardır yani! Open Subtitles يا للغباء هناكَ حدودٌ للتدريباتِ المفرطه
    burada asansöre beraber bindiğin bir meslektaşına söylemeyeceğin bir şey bulamam. Open Subtitles ليسَ هناكَ شيءٌ واحدٌ مما عرفتُهُ هنا تخفينه عن زملائك الذين تلتقين بهم في المصعد
    Çünkü ipuçları arıyordum ama bir tane bile bulamadım ki bu çok tuhaf. Open Subtitles لأنني كُنتُ أبحثُ عن الأدلةِ هُناك ولم يكٌن هناكَ شي وكان هذا غريباً
    Vücudunda toksin varsa, karbolik asit olabilir. Şimdi hastadan bahsediyorum. Open Subtitles إن كان هناكَ سمُّ في جسمها فقد يكون حمض الكاربوليك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more