Eğer kopyacı içerden biriyse Strauss'un onu tanıma ihtimali var mı? | Open Subtitles | ان كان المكرر من الوكالة هل هناك احتمال ان ستراوس تعرفه؟ |
Elimizde bir dedektör kamyon var ama yayının bu köyden gelme ihtimali var. | Open Subtitles | لدينا فقط مفتش بشاحنة واحدة لكن هناك احتمال أن تكون آتية من القرية |
Hem böyle bir ihtimal yüzde bir dahi olsa yok mu? | Open Subtitles | و إذا قتل نفسه و هناك احتمال مئة لواحد بأن يفعل |
Flemming'in ilaç nedenli paranoyadan muzdarip olma olasılığı var. | Open Subtitles | هناك احتمال ان فليمينج كان يعاني من جنون الشك بسبب الادوية |
derim. Bir odaya giriyorsunuz ve orada aynı okulda okuduğunuz, aynı sporla uğraştığınız birisi varsa, büyük ihtimalle o kişiye yardım etmek isteyeceksinizdir. | TED | أو تدخل غرفة و تجد شخصاً كان معك في المدرسة، وتلعبان نفس الرياضة، هناك احتمال كبير أن ترغب بمساعدة هذا الشخص. |
Haydi ama, boşa gitse bile, sadece altıda bir şansın var. | Open Subtitles | , أقصد، بحقكِ هناك احتمال من ستة أن الرصاصة ستنطلق |
Ama biraz daha endişe verici diğer bir ihtimal var, bu da belki de berbat halde olan ortamlarımız değildir. | TED | ولكن هناك احتمال آخر أجده نوعا ما مقلق، وهو، ربما ليست البيئات المحيطة بنا هي التي تعمها الفوضى. |
Biyolojik silah üretme ihtimalleri var. Bu da Darwin antlaşmasını direk olarak ihlal eder. | Open Subtitles | هناك احتمال انهم ينجون سلاحا عضويا بدون علم السلطات |
Yani bütün kanser hücrelerini yok edebilecek bir ilaç olsa bile çok küçük bir kısmın, bu ilaca direnebilme ihtimali var. | TED | لذا حتى وإن كان لديك دواء عالي الفعالية، والذي يقتل تقريبًا كل الخلايا، هناك احتمال لوجود تِعداد صغير مقاوم لتأثير الدواء. |
Nemin sülükleri tabuta, kitabın sayfalarına, ve cildine çekmiş olması ihtimali var. | Open Subtitles | هناك احتمال أن البخار تسرب من الكفن, لتغليف الكتاب وصفحاته, |
Bunu zaten belirtmiştim ama düşmanın çizimleri hala almamış olma ihtimali var. | Open Subtitles | لقد قلت منذ قليل , أن هناك احتمال بأن العدو لم يستلم المخططات بعد |
Numara yapıyor olma ihtimali var mı sizce? | Open Subtitles | حسنا ، هل تعتقد أن هناك احتمال أن يكون قد تزييف ذلك؟ |
Hala bu meseleyi tartışıyoruz. Ölüyü yakma ihtimali var. | Open Subtitles | لازلنا نناقش هذه المسألة هناك احتمال أن نحرقه |
Tam olarak değil, efendim. Bu işin içinde olma ihtimali var. | Open Subtitles | ليس تماما سيدى هناك احتمال أنه مشترك فى العملية |
Ama bir ihtimal Jim hayır diyebilir şayet hayır derse, fikrimce, üç nedenden dolayı size hayır demiştir. | TED | ولكن هناك احتمال أن يقول لا، وإذا قالها، برأيي، هناك ثلاثة أسباب سيقول لك فيها لا. |
Eğer Gennou'nun hala hayatta olduğunu farz edersek, ...öyleyse hala Konoha'da bulunması olasılığı var. | Open Subtitles | اذا افترضنا ان ذلك الرجل العجوز مازال حيا سيكون هناك احتمال وجوده في كونوها |
Ve dolayısıyla su bulunuyor ki bu da canlı hayatının büyük ihtimalle var olduğunu gösteriyor. | TED | لذا فإن هناك مياه ، وبالتالي هناك احتمال كبير بوجود فرص للحياة كالتي لدينا. |
Biraz abartmış. Öldürülme şansımız var. Ama çok değil. | Open Subtitles | سأضيف أمرا آخر ,هناك احتمال بأن نقتل جميعنا |
Ama ikiz olma ihtimalimiz var, değil mi? | Open Subtitles | لكن هناك احتمال ان نكون أخوات , صح ؟ |
Bir muhtemel kayıp çocuk vakası incelemeni istiyorum, 2-1 bölgesinde. | Open Subtitles | هناك احتمال فقدان طفل من 2 الى 1 كحد ادنى |
Eğer onu öldürürsek bir şans var, belki, bu tüm evren onunla gidebilir. | Open Subtitles | إن قتلناه هناك احتمال حسبما يقوله البعض أن ينفجر كل هذا الكون معه |
bir olasılık var ki suç anında birini, belki de ikisini birden, kaybetmiş olabilir. | Open Subtitles | هناك احتمال أنها فقدت أحدهم ربما كلاهما في مسرح الجريمة |
Her zaman tek yönlü bir seyahat olma ihtimali vardı. | Open Subtitles | لكن دائماً كان هناك احتمال بأن تكون رحلة بلا عودة |
Ve büyük bir olasılıkla... ..bu füze başlıkları, trajik bir biçimde... | Open Subtitles | "و هناك احتمال كبير0000" "أنّ هذه الرؤوس المرعبة000" |