Bu senenin sonunda, yaklaşık bir milyar insan sosyal ağ sitelerini aktif olarak kullanıyor olacak. | TED | بنهاية هذه السنة، سيكون هناك حوالي مليار شخص على هذا الكوكب يستعملون الوسائط الإجتماعية بفاعلية. |
Dünyada trahom yüzünden görme engelli ya da hiç göremeyen yaklaşık 2 milyon insan var. | TED | هناك حوالي مليونا شخص في العالم ممن أصيبوا بالعمى أو ضعف البصر بسبب التراخوما. |
Bu temel bileşenlerden yaklaşık yüz tane var ve her biri şu üç küçük parçacıktan oluşuyor: proton, nötron, elektron. | TED | هناك حوالي المئات من هذه المكونات الأساسية، وجميعهم مصنوعون من ثلاثة جسيمات أصغر: بروتونات ونيوترونات وإلكترونات. |
50'ye yakın var. | Open Subtitles | هناك حوالي 50 طريقة |
Bu çiftlikte yaşayan yaklaşık 35 aile vardı ve bu köyde ürettiklerimizi tüketiyorduk. | TED | كان هناك حوالي 35 من الأسر التي كانت تعيش في هذه المزرعة وكل شيء أنتجناه في تلك المزرعة ، كنا نستهلكه. |
Bir örnek verecek olursak, en az 6 aylık bir sürede işsiz olan yaklaşık beş milyon Amerikalı var. | TED | لإعطاء مثال واحد فقط، هناك حوالي 5 مليون من الأمريكيين الذين كانوا عاطلين عن العمل لمدة ستة أشهر على الأقل. |
Şehir çapında, yaklaşık 100.000 boş parsel var. | TED | على مستوى المدينة، هناك حوالي 100,000 قطعة أرض خالية. |
İğneyle karşılaştırılan bu karenin üzerinde yaklaşık 4000 çıkıntı var. | TED | ويوجد هناك حوالي 4,000 نتوء في هذا المربع الخاص مقارنة مع الإبرة. |
yetersizdi. yaklaşık 180 cm durgun su vardı. | TED | كان هناك حوالي ستة أماكن معرضة للسقوط من المياه الراكدة. |
Aslında, yaklaşık 12 elektron transistörden bu şekilde geçebiliyor. | TED | في الواقع ، هناك حوالي 12 إلكترونا يمكنها أن تتدفق بهذه الطريقة. |
Söyleyebileceğimizin en iyisi, şu ana kadar yaklaşık 150,000 ile 200,000 arası film var ki bunlarda büyük bir ölçüde tiyatroyla ilgili konular. | TED | و بأفضل ما يمكن القول, هناك حوالي 150,000 الى 200,000 فلم و ذلك حقاً وجد للنشر المسرحي واسع النطاق. |
Bağırsakta, vücudunuzdaki doku hücrelerinden yaklaşık sekiz kat daha fazla mikroorganizma olduğu ortaya çıkıyor. | TED | وتبين أن هناك حوالي ثمانية أضعاف الكائنات الحية الدقيقة في أمعائك كخلايا الأنسجة في جسمك، |
1988'e dönüp baktığınızda gezegenimizde yaklaşık 350.000 çocuk felci vakasının olduğunu görüyoruz. | TED | إذا نظرنا لعام 1988، هناك حوالي 350 ألف حالة إصابة بشلل الأطفال في العالم عام 1988. |
İlginin en yoğun olduğu zamanda ve Reich hâlâ hayatta ve mahkeme emrinden önce yaklaşık 300 tane vardı. | Open Subtitles | هناك، في ذروة المصلحة - وعندما كان الرايخ لا يزال على قيد الحياة وقبل الوصية، كان هناك حوالي 300. |
Bu gösteriyle yanlış gidebilecek yaklaşık iki milyon şey var. | Open Subtitles | هناك حوالي 2 مليون من الأشياء التي يمكن أن تُفسد تلك المخاطرة |
bunların yaklaşık 65.000 tanesi avuç içindedir. | Open Subtitles | هناك حوالي 65000 من هذه المسامات فيراحةاليدوحدها. |
- Izlenemez. 30-35 tane var toplam. | Open Subtitles | لا يُمكن تعقبها، هناك حوالي 30 أو 35 هاتف |
12 veya 13 tane var galiba. | Open Subtitles | يبدو أن هناك حوالي 12 أو 13 منهم. |
50'ye yakın var. | Open Subtitles | هناك حوالي 50 طريقة |