Evet, yakında bir yerde bir çift kavga ediyordu. Sosisli sandviççi. | Open Subtitles | صحيح، كان هناك زوجان يتشاجران في مكان قريب، وعربة لبيع النقانق. |
ve bir çift gelmiş ama buranın açık olduğunu anlamamış. | Open Subtitles | وكان هناك زوجان قد أتوا ولم يعلموا ان الفندق كان مفتوحا |
Tamam, Mary ve Paddie adında yaşlı bir çift varmış. | Open Subtitles | حسناً, هناك زوجان مُسنان فى السرير, مارى و بادى |
Madem bu kadar nazik davranıyorsunuz bir çift vardı. | Open Subtitles | حسناً, بما انك قلت بطريقة لطيفة كان هناك زوجان |
Parkta yaşlı bir çift vardı ve onlara baktığımda, aklımdan tek bir şey geçmişti. | Open Subtitles | كان هناك زوجان في الحديقة و... و عندما نظرت إليهما, لم أستطع التفكير إلا بشيء واحد |
Parkta yaşlı bir çift vardı ve onlara baktığımda, aklımdan tek bir şey geçmişti. | Open Subtitles | كان هناك زوجان في الحديقة و... و عندما نظرت إليهما, لم أستطع التفكير إلا بشيء واحد |
Bir zamanlar ormandaki bir arabada öpüşen ya da bir şeyler yapan bir çift varmış. | Open Subtitles | كان ياما كان كان هناك زوجان في سيارة في الغابه يقبلان بعضهما أو شيء كذلك |
İki çift ayakkabı var. bir çift erkeğe öteki kadına ait. Pencerenin etrafında yavaş, gergin bir kovalamaca oyunu oynuyorlar; Adam kadının arkasından yaklaşıyor ve onun kişisel bölgesine giriyor. Ve kadın uzaklaşıyor... | TED | هناك زوجان من الأحذية، زوج رجالي، وزوج نسائي، ويقومات بلعب تلك المطاردة المتوترة والبطيئة. حول النافذة. حيث يسرع الرجل للحاق بالمرأة ليصل إلى مكانها الخاص، حينها تقوم بالابتعاد. |
İşte bir çift daha girdi. Otele baskın yağacağım. | Open Subtitles | هناك زوجان آخران سأهاجم المكان |
Biz bir çift baktı. Sandrine onları bir deittisaitilta bulundu. | Open Subtitles | كان هناك زوجان تقابلت معهما "ساندرين" هي التي وجدتهما. |
Yaşadığım apartmanda da öyle bir çift var ve bir uygulama kullanıp geçinip gidiyorlar. | Open Subtitles | أشعر بالأسى من أجل المترجم هناك زوجان في البناية التي أقيم فيها أينما ذهبوا ، يصلون لوجهتهم لكنهم يستعملون تطبيقا في الهاتف |
Arkamda bir çift var, | Open Subtitles | هناك زوجان ورائي. |