Biri kaçmaya çalışırken, hapishanenizi terk etmenizin iyi bir nedeni var mı? | Open Subtitles | هل هناك سبب وجيه لتركك لسجنك في وسط هروب منه؟ |
Direktör Mace'in o çantadan çok uzaklaşmamasının iyi bir nedeni var. | Open Subtitles | هناك سبب وجيه للغاية يجعل المدير مايس لا يكون بعيدًا للغاية عن تلك الحقيبة |
Bunun iyi bir sebebi vardı. | Open Subtitles | هناك سبب وجيه لعدم فعلي |
Sadece, artık hapishanemiz olmamasına çok iyi bir sebep olduğunu söyleyeyim. | Open Subtitles | دعنا نقول أن هناك سبب وجيه لكون ليس لدينا سجن بعد الآن |
Ancak bu annenin bu kadar geniş bir aileye ihtiyaç duymasının çok iyi bir sebebi var. | Open Subtitles | لكن هناك سبب وجيه لاحتياج هذه الأم تلك العائلة الكبيرة |
Sabine'in, hayatına kasteden taraf olduğuna inanmak için iyi bir nedenimiz var. | Open Subtitles | هناك سبب وجيه لتصديق ان سابين كانت طرف في محاولة الاعتداء على حياتك |
Şey... Eminim iyi bir sebebi vardır. | Open Subtitles | حسناً، انا متيقن من انه هناك سبب وجيه لهذا. |
Bunun iyi bir nedeni var: sığ sular yırtıcılarla dolu. İşte bir ıskarmoz. Ve şayet bir ahtapot ya da mürekkepbalığıysanız, çevrenizdekileri saklanmak için nasıl kullanılacağını gerçekten anlarsınız. | TED | هناك سبب وجيه لذلك: إن المياه الضحلة مليئة بالمفترسين. إليكم هذه البراكودة و إذا كنتَ أخطبوطاً أو من الرأسقدميات ستفهم حقاً كيفية استخدام محيطك للإختباء |
Haritada görünmez olmasının iyi bir nedeni var. | Open Subtitles | هناك سبب وجيه لكونه مجهولاً على الخريطة |
Biliyorum ama bunun iyi bir nedeni var. | Open Subtitles | أعرف، لكن هناك سبب وجيه |
Ve bu şekilde evrensel kurallar fikrine takıntılı olmalarının iyi bir nedeni vardı, çünkü 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın büyük bölümündeki bilim, evrensel kuralları takıntı haline getirmişti. | TED | و هناك سبب وجيه لكونهم متحمسين لفكرة القواعد العالمية, لأن كافة المجالات العلمية في القرن التاسع عشر و معظم القرن العشرين’ كانت متسلطة عليهم تلك الفكرة. |
Ama söylemememin iyi bir sebebi vardı. | Open Subtitles | هناك سبب وجيه لعدم فعلي |
Ama temyiz için Ray Seward'ın eline koz vermeyeceğim çok çok iyi bir sebep olmadığı sürece ve o çocuğun çizdiği resim de buna dahil. | Open Subtitles | لكني لن أعطي دعائم لإستئناف (راي سيورد) ما لم يكن هناك سبب وجيه و فتى يقوم بالرسم ليس بسبب وجيه |
Hem mümkün olsa bile oraya yıllardır Şeytan Üçgeni denmesinin iyi bir sebebi var! | Open Subtitles | و حتى لو لم يكن من المستحيل هناك سبب وجيه لتسميته مثلث الشياطين لقرون |
Evet, bunun için iyi bir nedenimiz var. | Open Subtitles | نعم, هناك سبب وجيه لهذا |
Bunu yapmasının çok iyi bir sebebi vardır! | Open Subtitles | أنا متأكد من أن هناك سبب وجيه لذلك! |