Direniş'in elinde bir çocuk olduğuna dair söylentiler var. | Open Subtitles | هناك شائعة تقول بأن المقاومة لديها فتاة صغيرة. |
Tüm bunların cinayet olduğuna dair söylentiler var, ama hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | كان هناك شائعة عن احتمالية جريمة قتل لكن هذا هراء |
Alfie Shepridge'le evlenmeden önce Las Vegas'ta çalıştığına dair bir söylenti var. | Open Subtitles | هناك شائعة انك قبل ان تتزوجي الفي شبردج كنت تعملين في لاس فيجاس |
Dolaşan bir söylenti var avukatlar börekler için yaylı. | Open Subtitles | هناك شائعة منتشرة المحاميين يأتون لأجل الكعك |
Söylentiye göre, tanrılar ölünce, güç odaklarını ele geçirmeye karar vermiş. | Open Subtitles | هناك شائعة تقول أنه بعد موت الآلهة، هي على وشك أن تحكم الأرض. |
Onun bir ceset öğütücü olduğuna dair dedikodular var çaldığı mezarlardaki kemikleri eziyor ve çekiyor. | Open Subtitles | هناك شائعة تقول انه يقطع الجثث ويطحن العظام من التوابيت الذى يسرقها ويشمهم |
Ortalıkta bir dedikodu dolaşıyor yakında alay buradan yollanacak diye. | Open Subtitles | حسناً يا سيدي, لقد وصلتني أنباء مغايرة. هناك شائعة مفادها... أن الفوج قد يُرسل إلى مكان آخر قريباً جداً. |
Hâlâ burada olduğumuza dair söylentiler var. | Open Subtitles | هناك شائعة تنتشر بأننا لازلنا هنا |
Borsada, Baş Yönetici Hong Tae Gyun'un bu adam olduğuna dair söylentiler var. | Open Subtitles | ( هناك شائعة بسوق الأسهم تقول أنه المدير الرئيسي ( هونغ تاي جيون |
Yerel bir kahraman olduğuna dair söylentiler var. | Open Subtitles | هناك شائعة أنكِ بطلة محلية |
Bana karşı yapılan suikastı bildiğin halde bir şey yapmadığına dair bir söylenti var. | Open Subtitles | هناك شائعة كنت تعلم بأن المؤامرة كانت ضد حياتي و لم تفعل شيئا |
Birinin kraliyet kanı taşıyan bir çocuk satmaya çalıştığına dair bir söylenti var. | Open Subtitles | أترين؟ هناك شائعة ما تتردد بالأنحاء... أن هناك شخص ما يحاول بيع طفل يحمل دماً ملكياً. |
- Dışarıda bir söylenti var bu adamlar savaş sanatlarını bilen kimseleri arıyorlarmış özellikle de gençleri. | Open Subtitles | - أجل , فالكلام في الشارع - هناك شائعة مفادها أنهم يبحثون عن أي شخص يتمتع بموهبة في مجال الدفاع عن النفس و خصوصاً المراهقين |
Söylentiye göre şef olmak için bir yarış varmış. | Open Subtitles | هناك شائعة أن هناك سباق على الرئاسة |
Söylentiye göre New York'a dönüyormuşsun. | Open Subtitles | (هناك شائعة أنك ستعود إلى (نيويورك |
Kafayı yediğine dair dedikodular dolaşıyordu zaten. | Open Subtitles | تعلم, هناك شائعة منتشرة أنك تصبح رقيق جداً |
Steroit kullandığıma dair dedikodular dönüyor etrafta. | Open Subtitles | الآن هناك شائعة بأني أستخدم مخدرات للعضلات. |
Bugün, kasabanın her yerinde bu dedikodu dolaşıyor. | Open Subtitles | كانت هناك شائعة عن الأمر في البلدة طوال اليوم ! |