Eh, şüphesiz öyle denebilirdi, ancak bir nokta var. | Open Subtitles | لن يكون هناك شك على الإطلاق لكن نقطة واحدة |
Biliyorum babanızın onurunu korumaya çalışıyorsunuz, ama babanızın kendi kendini öldürdüğü şüphesiz. | Open Subtitles | أعلم إنّك تحاول الدفاع عن شرف أبيك و لكن ليس هناك شك بإنّه قتل نفسه |
" Bazı kişilerin, 100 milyon doları aşan bir miktarı nakletmek için, uçakların yaklaşık çarpma zamanlarının bilgisine sahip oldukları yönünde bir şüphe var." | Open Subtitles | هناك شك فى أن البعض كان لديه معلومات مسبقة عن الوقت التقريبى لهجوم الطائرات حتى ينقل مواد تفوق قيمتها 100 مليون دولار |
Muhammed. - Kafamda hala bir şüphe var. | Open Subtitles | محمد ، ما زال هناك شك في قلبي |
-Bentley'in yaptığından kuşkum yok. | Open Subtitles | اتعرف ان هناك شك بسيط فى ان بنتلى قد عملها. |
Jeannie Hearne'nin ezilmesinde kullanılan araç olduğuna şüphe yok. | Open Subtitles | ليس هناك شك في أن السيارة كانت تستخدم لتشغيل جيني هيرن. |
Sizin yetenekli, kararlı, deneyimli bir profesyonel olduğunuz şüphe götürmez. | Open Subtitles | ليس هناك شك بأنّك موهوبًا، متفانيًا، ومن ذوي الخبرة المهنية. |
Burada yaptıklarımız çok radikal şeyler, Sam, bu konuda hiç şüphe yok. | Open Subtitles | ما نقوم به هنا هو الراديكالية، سام، وليس هناك شك في ذلك. |
Böylece, bu stratejilerin gerçekten işe yaradığına dair soru işareti kalmadı. | TED | لذلك فليس هناك شك أن هذه الإستراتيجيات فعلًا نجحت. |
Ganimet için çekişmeye kalksak şüphesiz ki adamlarım tamamını elde ederdi. | Open Subtitles | هل وصلنا للقتال على هذه الغنيمة، ليس هناك شك بأن رجالي سيربحونها |
Yok Sayın Yargıç fakat böyle durumlarda yaygın olan olay şüphesiz ki bizleri... | Open Subtitles | لا , حضرة القاضى , ولكن تكرار هذه الأحداث قادنا لأن نثق أنه ليس هناك شك |
İtiraf etmeye yanaşmasa da şüphesiz ki yalan söylüyor. | Open Subtitles | على الرغم من أنه يرفض الإعتراف ليس هناك شك في أنه يكذب |
Sanki hiç şüphe var da. | Open Subtitles | هل كان هناك شك ؟ |
- İçinde şüphe var. | Open Subtitles | هناك شك بداخلك |
Gelecek senin ellerinde, başaracağından da hiç kuşkum yok. | Open Subtitles | المستقبل بين يديك." "وليس هناك شك في أنك ستفعلها. |
- Hiç kuşkum yok. | Open Subtitles | - ليس هناك شك |
Ama kurallar olduğuna şüphe yoktu. | Open Subtitles | ولكن لم يكن هناك شك في ذلك |
İnsan bedeni üzerinden yapılan bu ticaretin çok büyük bir sorun ve ulusumuz için de bir yüz karası olduğu şüphe götürmez. | Open Subtitles | ليس هناك شك في رأيي بأن التجارة في البشر إفتراء قوي وخزي لهذه الأمة |
Ve seçim paradoksuna göre, bunun zor bir durum olduğuna dair hiçbir şüphe yok. | TED | ومن حيث التناقض في الاختيار، ليس هناك شك في ذلك هذا مأزق. |
Bayanlar ve baylar bundan dolayı, şimdi Batı Afrika’daki salgının hızına yetişeceğimize ve Ebolanın üstesinden geleceğimize dair soru işareti kalmadı. | TED | و لهذا السبب، سيداتي و سادتي، ليس هناك شك البتة بأننا نستطيع اللحاق بهذا التفشي في شرق أفريقيا و أنه بإمكاننا هزيمة الإيبولا. |