Sana anlatmam gereken bir şeyler var ve sonra istediğin gibi düşünebilirsin. | Open Subtitles | هناك شيء لا بد لي من ان اقول لكم ومن ثم يجب أن تقرر كما يحلو لك. |
Bununla ilgili anlamsız bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك شيء لا نفهمه الشاب فقط نقلها الى المستشفى |
- Evet. Hâlâ ters bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك شيء لا زال عالق في الاجواء مثل غطاء سري |
Bak Jay, bunda doğru olmayan bir şey var. Ford katil tipine uymuyor. | Open Subtitles | جاي ، هناك شيء لا يريحني لايبدو فورد قاتلا |
Doğru olmayan bir şey var, Reese. | Open Subtitles | هناك شيء لا يبدو على ما يرام |
Doğru olmayan bir şey var, Reese. | Open Subtitles | هناك شيء لا يبدو على ما يرام |
Demek istediğim, dünyanın bilmesini istemediğiniz bir şeyler var mı? | Open Subtitles | أعني، هل هناك شيء لا تريدين أن يعرفه العالم؟ |
Bana anlatmadığın bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك شيء لا تريدين إخباري به |
Gözden kaçırdığınız bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك شيء لا تفهمه. |
Görmediğimiz bir şeyler var. | Open Subtitles | ! هناك شيء لا نفهمه |
Bak, Josh, burada yolunda gitmeyen bir şeyler var. | Open Subtitles | إصغِ، (جوش)... هناك شيء لا يُبدي بالخير. |
"Onda ters bir şeyler var." | Open Subtitles | " هناك شيء لا يصح عنه " |