Bak cidden erimiş peynir kadar güzel bir şey var mı? | Open Subtitles | اعني .. حقاً هل هناك شيئ لذيذ مثل الجبنة الذائبة ؟ |
Aslına bakarsan evvelden beri haklı olduğun bir şey var. | Open Subtitles | حسنا، ربما هناك شيئ قد كنتَ محقا عنه منذ البداية |
Ama uzay hakkında inandığım bir şey var: Uzay, beni öldürmeye çalışıyor. | TED | لكن هناك شيئ واحد بشأن الفضاء أنا مؤمن به: وهو أنه يحاول قتلي. |
Ama içimde bir şeyler olduğunu hissediyorum. bir şeyler olmak üzere. | Open Subtitles | و لكنى أشعر أن هناك شيئ ما يحدث لى و سيتحقق |
İstediğim birşey var, ve sen de bunu yapmama izin vereceksin. | Open Subtitles | هناك شيئ اريده ، وانتِ سوف تضطرين لسماحك لي بفعله |
Ona söylemem gereken şeyler var gitmeden önce fırsatını bulup hiç söyleyemediğim şeyler. | Open Subtitles | هناك شيئ اريد قوله له لم يكن لدي فرصة لقولة قبل ان ارحل |
Tatlım, önemli bir şeyin zamanı geldin. Yapman gereken bir şey var. | Open Subtitles | هناك أمر هام استجد يا عزيزى هناك شيئ يجب عليك فعله |
Sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيئ علي أن أخبركِ به لا أدري إن كان مهماً |
Sizi Bill'e teslim etmeden önce konuşmak istediğim başka bir şey var. | Open Subtitles | قبل أن أحولك إلى بل هناك شيئ واحد آخر أعتقد أننا يجب أن نتحدث بشأنه |
Führer'im bugün ayrılmadan önce, size söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | قائدي.. هناك شيئ يجب أن أعلمك به قبل مغادرتنا. |
Bilmem gereken başka bir şey var mı? Herhangi bir şey? | Open Subtitles | هل هناك شيئ آخر يجب أن أعلمه أعني أي شيئ على الأطلاق ؟ |
- Ters bir şey var. - Geri dönsek iyi olur. Gidelim çocuklar. | Open Subtitles | هناك شيئ خطأ - من الأفضل أن نعود ، هيا يا رفاق - |
Benim de sana söylemediğim bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيئ يفترض بي ان لا اخبرك به ايضاً ؟ |
Yüzbaşı Murtaugh biliyorum, sırası değil ama benim hakkımda bilmen gereken bir şey var. | Open Subtitles | القائد مورتو انا اعلم انه وقت مزعج لكن هناك شيئ يجب ان تعلمه عني |
Yapabileceğim bir şeyler olmalı! Seni kurtarmanın bir yolu olmalı! | Open Subtitles | لابد أن هناك شيئ يمكنني فعله طريقة ما لاقوم بإنقاذكِ |
Bu plajda çok dinlendirici ve zarif olan bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك شيئ مريح جدا, وأنيق بشأن الشاطئ. أتعرفين ماذا أقصد ؟ |
Eski kocanı yerin dibine sokmak için yapabileceğimiz bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | لابد أن يكون هناك شيئ يمكننا القيام به لتفسيد زوجك السابق |
Şimdi, başka birşey var mı yoksa dünyayı farklı gördüğümüz için beni azarlamaya devam mı edeceksiniz? | Open Subtitles | والآن، هل هناك شيئ آخر، أم أنّكما تريدان توبيخي لأنّنا نرى العالم بشكل مختلف. |
Arkadaşımın çok sevdiği birşey var ve ben bir nedenden dolayı onu kıskanıyorum. | Open Subtitles | هناك شيئ صديقي حقا يحبه . ولسبب ما , اشعر بالغيرة منه . |
Telefonunuza mesaj gelmesi kadar doğal bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شيئ مميز بالحصول على رسالة نصية |
Eğer Paul'le daha mutlu olmamızı sağlayacak bir şey varsa, bunu öğrenmek zorundayım. | Open Subtitles | أحتاج أن أعرف إذا كان هناك شيئ سيجعلني أسعد من وجودي مع بول. |
Benim deneyimime göre basit bir rica büyük bir karşılık alırsa ya yanlış bir şey vardır ya da bir şey kazanmışımdır. | Open Subtitles | بناءً على خبرتي عندما يكون هناك رد فعل كبير لطلب صغير اما أن بكون هناك شيئ سيئ أو اني سأحصل على جائزة |
Yazık, çünkü yapacağı bir şey varmış. | Open Subtitles | لأنه كان هناك شيئ عليه القيام به |
Bunu çekerken çok özel bir şey olduğunu düşünmüştüm, bunu biliyordum. | Open Subtitles | لقد علِمت ذلك عندما إلتقطتُها لقد كان هناك شيئ مميز فيها |