Çok fazla baskı var. Kimseyle konuşamıyorum. Çok rekabetçi bir ortam. | Open Subtitles | هناك ضغط كبير لايمكنني التحدث لأحد, لأنهم أعلى مني في المستوى |
-Sen işine bak, bu duygusal ve üstümde baskı var. | Open Subtitles | اهتم بنفسك حسناً أنا مجرد عاطفي و يوجد هناك ضغط |
Kafamın içinde, sanki bir hidrojen bombası patlayacakmışçasına bir baskı var. | Open Subtitles | هناك ضغط في رأسي وكأنها قنبلة هيدروجينية ستنفجر. |
Beyninde almamız gereken bir basınç var. | Open Subtitles | هناك ضغط في الدماغ مما يجب علينا ان نزيله |
Ama bu durumda, yayda basınç var. Parmakta değil. | Open Subtitles | لكن في هذه الحالةِ هناك ضغط على القوسِ ولَيسَ إصبعَ القدم. |
Kupayı kazanmak için Charles'ın omuzlarında çok büyük bir baskı vardı. | Open Subtitles | فـ كان هناك ضغط هـآئـل على تشارلز لكي يعيد اللقب لمدينته. |
Sanırım beynimin konuşma merkezinde fazladan baskı var... ve bunun sebebini bulmam gerek. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك ضغط على مركز الكلام في دماغي وعليّ أن أكتشف ما الذي يسبّبه علينا أن ندخل إلى هناك |
Bu iyi bir test oldu. Biz hiçbir baskı var. | Open Subtitles | لقد كان اختبارا جيدا، لم يكن هناك ضغط. |
İlk başta bir şaka sandım, ama çok fazla baskı var. | Open Subtitles | كنت أظنها مزحة، لكن هناك ضغط كبير |
MICHAEL: Üzerimde şu an çok fazla baskı var. | Open Subtitles | هناك ضغط كبير عليَّ الآن |
Üzerimde baskı var gibi oluyor. | Open Subtitles | إذاً هناك ضغط شديد الآن |
baskı var üzerimde. | Open Subtitles | هناك ضغط كبير بهذه الطريقة |
Yani sürekli bir baskı var. | Open Subtitles | لذا، دائماً هناك ضغط |
Bu yarışta Spitz in üzerinde büyük baskı var... ama Matthes takıma girdi... | Open Subtitles | "هناك ضغط كبير على (بيتز) في هذا السباق" "ولكن (ماتيس).." |
Spitz'in üzerinde büyük bir baskı var ama Matthes 2 yıl önce sırtüstü yüzme rekoru vardı ama Matthes 3 hafta sonra bu rekoru geri aldı. | Open Subtitles | "هناك ضغط كبير على (بيتز) في هذا السباق" "ولكن (ماتيس).." "السباحة على الظهر قبل عامين.." |
Süperior vena cavada basınç var ve çoğu mediyastinum | Open Subtitles | هناك ضغط في تلك المنطقة و معظم المنتصف |
Yani basınç var ama çamur yok. | Open Subtitles | كان هناك ضغط ولا طين يخرج من الأنبوبة |
Arkasında çok fazla basınç var. Onu rahatlatmalıyız. | Open Subtitles | هناك ضغط كبير يجب إزالته |
Şişirilmiş bir ilgiyi yukarıda tutmak üzerinde bir baskı yaratıyor mu? | Open Subtitles | هل كان هناك ضغط كبير و أنتِ تسعين للشهرة؟ |
Ve aynı zamanda, göğsünde kocaman bir baskı, şey gibi... büyük bir havan gibi-- belki bir porsuk ya da rakun-- öylece oturmuş... ve nefes alamıyorsun. | Open Subtitles | و في نفس الوقت هناك ضغط كبير على صدرك كأنه حيوان كبير, الأبوسوم ربما حيوان الراكون, جالس عليه ولا يمكنك ألتقاط نفسك |