Gitmen gerekiyorsa gidebilirsin, utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | إذا كنت بحاجة إلى ترك ، الرقيب ، ليس هناك عيب في ذلك. |
Bizim de böyle yapmamız gerekiyor. Bunda utanılacak bir şey de yok. | Open Subtitles | وهذا ما علينا فعله وليس هناك عيب في ذلك. |
Sağ kalmakta utanılacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في انك لازلت على قيد الحياة |
Zenginlikte utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد هناك عيب في الثراء يا عزيزتي |
Evlât önümde diz çökmenin utanılacak bir tarafı yok. | Open Subtitles | يا فتى ليس هناك عيب في الركوع أمامي |
İncinebilir olmanın utanılacak bir tarafı yok. | Open Subtitles | لا ، ليس هناك عيب في كونك مكشوفة |
utanılacak bir şey var aslında ama lütfen siz çıkın yine de. | Open Subtitles | هناك عيب في ذلك، ولكن يرجى ترك أي حال. |
Neye karar verirsen ver, yaptığın utanılacak bir şey olmayacak. | Open Subtitles | أياً كان قرارك ، ليس هناك عيب في ذلك |
İnsanın yalnız bir uzmanlığı olması da utanılacak bir şey değil tabii. | Open Subtitles | حسنا، ليس هناك عيب في أخذ بعض الحرية |
Borcun bitti, Bay Yates. Bunda utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | سيد (ياتسي) أنت خارج عقلك ليس هناك عيب في ذلك |
Beni öldürmeye geldiğini biliyorum Aramis. Yenilmek utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | أعلم بأنك جئت لتدمرني، "آراميس" ليس هناك عيب في الهزيمة. |
utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في ذلك. |
Bunda utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | هيه ليس هناك عيب في ذلك |
Sağ kalmakta utanılacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في قيد الحياة. |
Kırılmış bir adam olmanın utanılacak bir tarafı yok. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في كونك رجل مفطور |