"هناك لحظة" - Translation from Arabic to Turkish

• an vardı
• an var
• bir an vardır
• gibidir bir
• garip bir an

Fakat ihtiyar bir adamın bana yaklaştığı bir an vardı...
..لكن كانت هناك لحظة عندما جاء إلي ذلك الرجل المسن

Tüm delegelerin imzalarını atmak için bir araya geldiği, ne bir gün ne de bir an vardı.
لن تكون هناك لحظة واحدة في اي يوم تجمع به النواب و سجلوا تواقيعهم بتفاهم

Mutluluktan ölebileceğim bir an vardı.
كانت هناك لحظة ظننت انني سوف اموت بكل سعادة

Boş hayallerimin, somut bir amaç kazandığı kâti bir an var ise bu, o andı.
... لو كانت هناك لحظة دقيقة تحولت فيها أحلامي التافهة ... إلى غاية صلبة فكانت تلك اللحظة

Doğum masasında bir an vardır. Ölüyormuş gibi hissedersiniz.
هناك لحظة على سرير الولادة، تشعر وكأنك تموت.

"Gel-git gibidir bir erkeğin ilişkileri."
هناك لحظة مناسبة " يقومون بها الرجال بمهمتهم"ا

Ben bir şey söylerim, sen bir şey söylersin sonra biri ağlar, sonra da garip bir an olur falan ya o muhabbete girmek zorunda değiliz, değil mi?
لا يجب أن نقوم بذلك الشيء حيث أقول أنا شيئا وبعدها أنتِ تقولين شيئا وبعدها يبكي أحدنا وتكون هناك لحظة أو مهما يكن؟

Ona sahip olduğunu hissettiğin bir an vardı ve artık senin olduğunu biliyordun.
كانت هناك لحظة عندما تمكنت منه و عرفت انك تمكنت منه

Bize iyiliğinin dokunduğu ufak bir an vardı.
كانت هناك لحظة عابرة، حين أسدت لنا معروف

Dün aramızda ki durumun doğru gözüktüğü bir an vardı.
كانت هناك لحظة سريعة بالأمس حيث شعرت إن كل شئ بيننا صحيح

Bir an vardı, ön sevişme sırasında tek bir an ki belki de boşalmaya yaklaşmış olabilirdim.
كانت هناك لحظة لحظة واحدة أثناء المداعبة والتي كدت أن أقذف حينها

Kafama takılan bir an vardı, evet.
كانت هناك لحظة نوعا ما ستعلق فالذاكرة , نعم

Ve bir an vardı aniden--aslında bir sonraki şey.
وهكذا كان هناك لحظة عندما فجأة -- في الواقع، والشيء التالي.

Öyle bir an vardı ki neredeyse öpüşüyorduk.
كانت هناك لحظة قاربنا فيها على التقبيل.

Dün aksam bir an vardı ki o Finli cücelerle, Maori kabilesi arasındayken hayatımın geri kalanını bu kadınla geçirebilirim diye düşündüm.
كانت هناك لحظة عندما كَانتْ مع الفلنديين-الأقزام ورجل القبيلة الماوري نعم-عندها ظننت

Sonsuza dek durmasını istediğim bir an var.
هناك لحظة أردت أن أوقفها للأبد

Sonsuza dek durmasını istediğim bir an var.
هناك لحظة أردت ايقافها إلى الأبد

Her savaşta öyle bir an vardır ki o an geldiğinde her şey değişir yolun döndüğü bir an.
هناك لحظة في كل حرب , حيث يتغير كل شئ حيث تتغير الطرق

Hayatta vücudun aklın belirlediği yolda ilerleyemeyecek kadar bitkin düştüğü bir an vardır.
هناك لحظة في كلّ حياة حيث يكون الجسد غير قادر على اتباع المسار الذي يحدّده العقل

Bir kadını sevdiğini anladığın bir an vardır, bir de o kadınla evleneceğini anladığın an.
هناك لحظة عندما تدرك أنك تحب امرأة, و في اللحظه التي ستدرك ذلك سوف تتزوجها

"Gel-git gibidir, bir erkeğin ilişkileri --"
"هناك لحظة مناسبة " يقومون بها الرجال بمهمتهم - -"

İyiydi. Yalnız Barney'nin yeni striptizci sevgilisi yüzünden garip bir an yaşadık.
لقد كانت جيدة ، على الرغم أنه كان هناك لحظة غريبة مع صديقة "بارني" المتعرية