Labirentte sorun var. İcabına bakmalısın. | Open Subtitles | هناك مشاكل في التيه ويجب عليك أن تعتني بها |
Demek sende kısa süreli hafızayla ilgili bir sorun var. Belki de kişilik bölünmesi. | Open Subtitles | حسناً، جميل أن تتذكري هذا ليس هناك مشاكل بالذاكرة القصيرة |
Eğer aksi ise o zaman siz ve oğlunuz arasında bir sorun çıkabilir. | Open Subtitles | لأنه ، لم لم تكن فسوف تكون هناك مشاكل . بينك و بينه |
Otistik olmakla ilgili ve çok fazla hayal gücüne sahip olmakla ilgili sorunlar var. | TED | هناك مشاكل لكونك متوحد. وهناك مشاكل كونه لديك خيال واسع ونشط جدا. |
Merhaba Mr. Smith. Atlanta'da gene bir problem var anlaşılan. | Open Subtitles | هناك مشاكل في أتلانتا مرة أخرى هذا ما سمعته |
Evet doğru, fakat senin de anımsattığın gibi, sorunları vardı. | Open Subtitles | هذا صحيح , لكن كما عرفت كانت هناك مشاكل وحالات وفاة |
Günaydın, Bay Smith. - Atlanta'da sorun var. | Open Subtitles | صباح الخير سيد سميث هناك مشاكل فى اتلانتا مجددا |
Kuleye çıkmış, sorun var mı yok mu diye bakıyordu. | Open Subtitles | تشانس كان في البرج يلاحظ إن كان هناك مشاكل |
Güvenlikten söz etmişken bildiğin başka bir sorun var mı? | Open Subtitles | ،بالحديث عن الأمن هل كان هناك مشاكل أخرى مع .. انت تعلم ؟ |
Ancak bunun gibi robotlarla ilgili bir sorun var. | TED | لكن هناك مشاكل لهذه الروبوتات. |
"Birbirimizi göremeyiz, çok sorun var," mı demeliyim? | Open Subtitles | أقول لها "لا يمكننا أن نلتقي، هناك مشاكل كثيرة" ثم ماذا أفعل؟ |
Bana Teğmen Hedgecock'u bağlayın ! Kulede bir sorun var ! | Open Subtitles | إطلبي الملازم "هيدغوك"على الخط هناك مشاكل في البرج |
Eğer gerçekten bakarsanız, şu an hiç bir sorun yok. | Open Subtitles | اذا فكرت قليلا ليس هناك مشاكل في هذه اللحظه تحديدا |
Eğer bir sorun çıkmazsa, çok zengin olduk demektir. | Open Subtitles | إذا لن تكون هناك مشاكل سنصبح اغنياء جداً |
Yo, sanmam. bir sorun çıkacaksa, o bana çıkaracak, ben ona değil. | Open Subtitles | لا أظن ، إن كان هناك مشاكل سيجدها هو معي وليس أنا معه |
Dünyayı tehdit eden var oluşsal sorunlar var, tek bir ulus devleti değil tüm dünyayı tehdit eden sorunlar ve küresel toplu sohbet buna fayda sağlıyor. | TED | هناك مشاكل وجودية تواجه العالم وتواجه العالم بأسره، وليس دولة بعينها، والتي يفيدها ذلك الحوار الاجتماعي. |
Ele alınması gereken bazı zor sorunlar var: El Kaide, IŞİD -- tehlikeli tehditler olmaya devam ediyorlar. | TED | هناك مشاكل أصعب يجب التعامل معها تنظيم القاعدة، داعش يظلون تهديدات خطيرة |
Kopan kayışın dışında, ah, şanzımanda da sorunlar var. | Open Subtitles | بجانب تحطّم حزام الفرامل هناك مشاكل فى الإرسال |
O yüzden telefon hattında problem var. Çünkü orada inşaat var. | Open Subtitles | لهذا هناك مشاكل بالهاتف لانهم يقومون بالبناء |
O zaman hayatında gerçekleşen başka sorunları vardı. | Open Subtitles | كان هناك مشاكل أخرى تحصل في حياتها منذ ذلك الوقت |
Aranızda sorunlar vardı ama seni gerçekten öldürmeye çalışacağına inanıyor musun? | Open Subtitles | أعلم بأن هناك مشاكل بينكم ولكن هل تعتقد حقاً بأنه حاول قتلك؟ |
O bölgede su basıncı sorunu yaşanıyor. | Open Subtitles | هناك مشاكل ضغط المياه في تلك المنطقة |
Dokuzuncu katta kalıyorduk ama su tesisatında sorun vardı. | Open Subtitles | كنّا نسكن في التاسع لكن كان هناك مشاكل سباكة. |