"هنالك امرأة" - Translation from Arabic to Turkish

• bir kadın var
• kadın vardı
• bir kadının erkek
• kadın varsa

Onu tüm hafta nasıl kandırdığını anlatarak övünen bir kadın var da.
حسناً, هنالك امرأة عند الحانة تتباهى بخدعة كانت تنفذها عليه طوال الأسبوع

Tom, aşağıda Art Jeffries'i görmek isteyen bir kadın var.
توم , هنالك امرأة في الاسفل تريد رؤية ارت

Sonuç olarak, hayatımda gerçekten galaya değer tek bir kadın var.
خلاصة، هنالك امرأة واحدة في حياتي جديرة حقاً بافتتاحية

Bir kadın vardı yaşlı bir kadın. Hiç kıpırdamadan dururdu. Fevkalade bir şeydi.
كانت هنالك امرأة, امرأة كبيرة في السن, و لقد ظلّت ساكنة جداً, لقد كان مدهشاً جداً.

Genç bir kadın vardı evlenmek istediğim, ama ona verecek hiçbir varlığım yoktu.
وكانت هنالك امرأة شابّة.. كنت أتمنّى الزواج بها, لكن لم تكن لديّ فرص لا شيء لأقدمه..

Bu arada eğer ortak bir yanım olan bir kadının erkek olduğunu öğrenseydim, onunla görüşmeyi keserdim.
ولو إكتشفت بأن هنالك امرأة والشيء المشترك بيننا كان بالواقعِ رجل لن أستمر برؤيتها.

Bu kilisede bir kadın var ve o bize kocana nasıl geri döneceğimizi söyleyebilir.
هنالك امرأة داخل هذه الكنيسة وبوسعها إخبارنا كيف نعود إلى زوجك

Cemiyetimizde çok özel bir kadın var.
هنالك امرأة معينة في منطقتنا, أرملة مميزة جداً

Beni gizlice izleyen çılgın bir kadın var. Az önce evime girdi. Lütfen yardım gönderin.
هنالك امرأة مجنونة تتطاردني . لقد اقتحمت منزلي للتو، أرجوكم أرسلوا مساعدة

Otobanı geçmeye çalışan sarı elbiseli bir kadın var.
هنالك امرأة بفستانٍ أصفر تحاول عبور الطريق الحر

bir kadın var. Benimle uğraşıp duruyor.
هنالك امرأة هنا، كانت تحاول إعطائي شيئاً من ذلك الهراء

Binamda yaşayan harika bir kadın var.
هنالك امرأة رائعة تسكن في بنايتي

Hayatına beni tutacak kadar değer veren bir kadın var ortada.
هنالك امرأة تهتم بحياتك كفايه لتستخدمني

Hatırlamaya çalış, ölmek üzere olan bir kadın var.
حاول وتذكر هذا هنالك امرأة قد تقتل

Telefonda Suriyeli bir kadın var şu an.
هنالك امرأة سورية معي على الخط.

Evet, efendim. Burada bir kadın var, efendim.
أجل، يا سيدي، هنالك امرأة هنا، يا سيدي

Hurley'nin çadırında dün paraşütle adaya inen bir kadın var.
هنالك امرأة بخيمة (هيرلي) حلّت مظلّياً بالجزيرة يوم أمس

Buraya geldiğim sırada, evden çıkan bir kadın vardı.
كان هنالك امرأة تغادر عند وصولي الى بيتك اجعلتك تشعر بالعلو

Kahve dükkanında mavi deri ceket giyen bir kadın vardı.
كان هنالك امرأة في المقهى ترتدي سترة جلدية زرقاء

Bir tek 60'lı yaşlarda bir kadın vardı.
لكن كان هنالك امرأة في الستينات.

Eğer bu gece burada gelip, yanıldığımı kanıtlayacak bir kadın varsa, çenemi kapatacağım ve ona 500 dolar ödeyeceğim.
اذا كان هنالك امرأة هنا الليلة تستطيع الصعود الى هنا, وتثبت اني مخطئ سأغلق فمي وادفع لها خمسمائة دولار