Niall Ferguson: Ben burada sadece... Dogu'nun yukselisi hakkinda konusmuyorum. Geri kalanlarin yukselisi hakkinda konusuyorum. Buna Guney Amerika da dahil. | TED | نيل فيرجوسون : حسناً أنا لا أتحدث هنا عن نهوض الشرق; أنا أتحدث عن نهضة بقية الدول، وهذا يتضمن جنوب أمريكا. |
burada olmakla gittiğin başka bir yerde olmak arasınında ne fark var ki bir insan her iki yerde de aynı rahatlıkta yaşayamasın? | Open Subtitles | ما هو الأختلاف هنا عن هناك أو عن أى مكان آخر أن شخصاً واحد لا يستطيع العيش فى كلا الموضعين بهذة السهولة ؟ |
burada olmakla gittiğin başka bir yerde olmak arasınında ne fark var ki bir insan her iki yerde de aynı rahatlıkta yaşayamasın? | Open Subtitles | ما هو الأختلاف هنا عن هناك أو عن أى مكان آخر أن شخصاً واحد لا يستطيع العيش فى كلا الموضعين بهذة السهولة ؟ |
burada kız arkadaşından bir not var. Marcella Vazquez, 25 yaşında. | Open Subtitles | توجد لدي ملاحظة هنا عن صديقة حميمة مارسيلا باسكيز ،عمرها 25سنة |
- burada olman sadece tesadüf mü? - Oh, hayır. | Open Subtitles | إذاً , أنت هنا عن طريق الصدفة مرة أخرى ؟ |
ihanet değil ama benim yardımım burada durur sen neden bahsediyorsun | Open Subtitles | انا لم اخونك ولكن مساعدتى تتوقف هنا عن ماذا تتحدث ؟ |
Ne sipariş ettiğin önemli değil, burada kusmak evde kusmaktan daha kolay. | Open Subtitles | وبغض النظر عن ما تطلب من الأسهل ان تتقيأ هنا عن البيت |
burada bir kaçak bulduk ancak kazara buraya geldiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | ولكن لا أظن أنّه وصل إلى هنا عن طريق الصدفة. |
Eğer yakın bir zamanda burada bir ev aradıysanız bu probleme aşinasınız demektir. | TED | وإذا كنتم قد حاولتم مؤخراً العثور هنا عن منزل، فأنتم إذن مطلعون على هذه المشكلة. |
Ama aslında onların bu listede çok daha alt sıralarda olduğunu görebilirsiniz ve bu nedenle biz burada engellilik hakkında konuşuyoruz. | TED | ولكنكم تستطيعوا أن تروا بالفعل أنهما في أسفل القائمة وذلك لأننا نتحدث هنا عن الإعاقة. |
Ben burada dışsal gerçeklerden, nesnel şeylerden bahsediyorum. | TED | لذلك أنا أتحدث هنا عن الحقيقة الخارجية، عن الأشياء الموضوعية. |
Bunlar hala çözülmedi, henüz çözemedik bunları, ve burada da kimsenin bunlardan bahsettiğini duymadım. | TED | والتي لا تزل قائمة، وليس لديكم حل لها وأنا لم أسمع أحدا يتحدث هنا عن ذلك |
burada duyduğum hepsi yaşamın alınması, öldürme ili ilgili sözler. | Open Subtitles | كُلّ ماسَمعته هنا عن القتل، وسلب الحياةِ |
Onun kasten burada bırakıldığını sanmıyorum Elliott. | Open Subtitles | إليوت , أنا لا أظن أنه تـُـرك هنا عن قصد |
Ama ben çıkabilirim, çünkü benim burada olmam bir hata. | Open Subtitles | لكن يسعني الخروج لأنني دخلت هنا عن طريق الخطأ |
burada bir organizmadan bahsediyoruz... diğer canlı-şekillerini taklit ediyor ve bunu çok mükemmelce yapıyor. | Open Subtitles | نتحدث هنا عن كائن حى الذى يقلد اشكال الحياة الاخرى و يقلدها ببراعة |
- Olduğun yerde kal. Bilmem nerede olacağına burada olmanı tercih ederim. | Open Subtitles | إبقي مكانك أفضل إبقائك هنا عن أي مكان أخر |
- Olduğun yerde kal! Belirsizliğe koşturacağına burada kalman daha iyi. | Open Subtitles | إبقي مكانك أفضل إبقائك هنا عن أي مكان أخر |
burada bir araba mezarlığı var. Uyacak bir hortum var mı diye bir bakayım. Ama bu biraz zaman alır. | Open Subtitles | سأفتش فى الباحة هنا عن خرطوم مثله ولكن ذلك سيأخذ بعض الوقت |
burada araba pazarlığı yapmıyoruz, karını öldürmekten bahsediyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نتكلم هنا عن بيع سيارة يا جايك نحن نتكلم عن قتل زوجتك |