"هنا فلا" - Translation from Arabic to Turkish

• burada
• buraya

Pekâlâ, millet, devam edin. burada izleyecek bir şey yok.
حسناً، يا رجال، تحرّكوا من هنا فلا يوجد شيء لرؤيته

Bak Holliday, burada yetki bende olduğu sürece... hiçbir çoban sınırı silahlı geçemez.
طالما أنا أمثل القانون هنا فلا أحد من رعاة البقر سيعبر الحدود ومعه مسدس

burada olduğuna göre, çocuk kitapları yazdığımı bilmelisin.
طالما أنتِ هنا, فلا بد أنكِ تعرفين أني أؤلف كتباً للأطفال

Kendini buraya hapsetmek istiyorsan, öyle olsun. Seni rahat bırakıyorum.
لو أردتِ حبس نفسكِ هنا فلا بأس، سأترككِ في حالكِ

Eğer buraya gelebilecek kadar güçlüyse hiçbir yer güvenli değil demektir.
،إن كان قوياً بما يكفي ليتوغل هنا فلا يوجد مكان آمن

Dinle, aşağıda bir çocuğum var. Onu buraya getiremem.
هي لا يجب أن تبقى هنا فلا يمكنها أن تقاتل

Hey! Yaban domuzu burada hayatta kalabildiğine göre yiyeceği olmalı!
لو كان الخنزير البري يستطيع العيش هنا فلا بد من وجود مصدر للطعام

Baktın olmadı burada, saniye durma! Kaç gel bana.
إذا لم تشعر بارتياح هنا فلا تتردد بالمجئ لمنزلي

-Her ne kadar buradaki kuralları esnetmek istesek de müvekkillerimizi öldüren idari personeli burada tutamayız.
و مع ذلك نحن ننوي لتخفيف القواعد هنا فلا يمكننا ببساطه

Eğer burada bulunmamız senin için bir sürpriz ise Batının Ejder'i bazı yeteneklerini yitirmiş demektir.
إذا كنت متفاجأً لوجودنا هنا فلا بد أن تنين الغرب قد ضل طريقه

burada durduğumuz sürece sen de bir yere gidemeyeceksin.
طالما بقينا هنا فلا يمكنك إطلاق النار علينا

Bu çarpıntılar burada bunları yapabiliyorsa Kubbe'nin yanında yaşayanlara ne yapıyordur bilinmez.
إن استطاعت النبضات فعل هذا هنا فلا يسعني التخمين بما تفعله بمن يعيشون بجوارها

burada günışığı olmadığı için fotosentez de yoktur.
بما انه لا ضوء شمس في الأسفل هنا فلا وجود للتمثيل الضوئي.

Sizi buraya gelip görmesem, hiç göremiyorum ki.
إذا لم أراكما هنا فلا أراكما في مكان آخر على الإطلاق

Ve buraya daha önce kaç defa gelmişsem geleyim, bu duruma hiç alışamayacağım galiba.
ولا يهم كم مرة أنا جئت إلى هنا فلا أبدو أبداً أنى قد تعودت عليه

buraya gelmek isteyen ben değildim. Kutuları taşımak zorunda değilim.
لأني لا أريد أن أعيش هنا فلا يجب عليّ أن أحمل الصناديق

O buraya gelmedikçe, ben bütün bu olanlara bir anlam veremem.
عدا أن نجعله يأتي إلى هنا فلا أستطيع أن أجعل ما حصا أمراً منطقياً

burada güvende olursunuz. buraya kimse gelmez.
، ستكونون في مأمنٍ هنا فلا أحد يأتي

Artık kalbim buraya ait.
الآن قلبي هنا فلا يهم الى اي مكان اذهب

buraya sürüklenmemiş. Geride kan izleri yok.
لم يتم سحبهُ إلى هنا فلا يوجد آثار دماء