Ben suçun önemli olmadığını düşünüyorum önemli olan onunla yüzleşmek. | Open Subtitles | لكني لا أعتَقِد أنَ اللَّومَ هوَ المُهِم أعتَقِدُ أنها مُواجَهَتَه |
Diyebiliriz ki, ben bir tür turistim sürekli tatilde olan bir turist. | Open Subtitles | لنكتفي بقولِ أنني ..نوعٌ معيّنمنالسيّاح. سائحٌ هوَ في. |
Kimileri der ki, İncil şimdiye kadar anlatılmış en muhteşem hikâyedir. | Open Subtitles | يقولُ البَعض أنَ الإنجيل هوَ أعظمُ قِصةٍ تمَ قَصُها على الإطلاق |
Yilin babasi seçilmelisin, ama en güzeli ne biliyor musun? | Open Subtitles | أنتَ أفضَل أب للسَنَة، لكن تَعرِف ما هوَ أفضَل خَبَر؟ |
Bu da şu soruyu akla getiriyor odadaki kimdi ve şu anda nerede? | Open Subtitles | ..الأمر الذي يثير التساؤل من كان الرجل في الغُرقة وأين هوَ الآن ؟ |
şu anda senin için en doğrusu vardiyanı tamamlayıp kendi hayatına bakmak olacak. | Open Subtitles | الآن ،،، أفضل شئٍ لجميعِ مخاوفنا هوَ أن تنهي عملكَ وبعدها إذهب لحياتكَ |
Tabii, onun buna hazır olup olmadığı ayrı bir hikâye. | Open Subtitles | طَبعاً إنها قِصَة أُخرى فيما إذا كانَ هوَ جاهِزاً لأمثالي |
Bir odada bulunan tek siyah adam olmanın nasıl bir şey olduğunu bilirim. | Open Subtitles | أعرفُ ما هوَ الشُعور عِندما تَدخُلُ في غُرفَة و تَكونَ الأسوَد الوَحيد فيها |
Ama tek bildiğimiz kristalin lisenin içinde bir yerde olduğu. | Open Subtitles | لكن كل مانعرفهُ هوَ أنها بمكانٍ ما في المدرسة العليا |
Beecher'ın içinde olan bütün bokları dışarı çıkartmamız, ta ki kendisine katlanamayacak hale gelene kadar, ta ki kendisini yok edene kadar. | Open Subtitles | كُل الأشياء التي يَحبسُها بيتشَر داخلهُ لدرجةِ ألا يقدرَ على العيش معَ نفسهِ حتى يُدمرُ بيتشَر نفسه و الكحول هوَ المُفتاح لذلك |
Birisini öldürmek kadar güzel olan başka bir şey... ömrünün sonuna kadar tecride göndertmek. | Open Subtitles | ثاني أفضَل شيء بدلَ قتلِ شخصٍ ما هوَ إرسالُهُ للانفرادي لبقية حياتِه. |
Tek ihtiyacımız olan zaman, eldivenler ve iyi bir sigorta. | Open Subtitles | كُلُ ما نَحتاجُ إليه هوَ الوَقت، القُفازات و وثيقَة تأمين جيّدة |
Anayasal hakkım olan dinimin gereklerini yerine getirmeme karşı çıkıyorsun. | Open Subtitles | تعلمُ أن حِرماني مِن حقوقي بِمُمارسَة تعاليم ديني هوَ غير دُستوري |
Sorunumuza en doğru çözümün bu olduğundan hala emin değilim. | Open Subtitles | ما زلتُ غير متأكدة أنَ هذا هوَ الحَل الأفضَل للمُشكلَة |
Alabileceği en iyi ilaç siz ikinizi sağ salim bir halde görmektir. | Open Subtitles | أفضـل علاج لـه هوَ أن يراكمـا بخيـر وبسـلام |
Bu mahkemenin temelindeki en can alıcı nokta bu. | Open Subtitles | ذلك هوَ جوهر القضية في محيط هذه المحاكمة |
Sorumuz şu: Onu kapatmanıza izin verecek mi? | TED | والسّؤال هوَ: هل سيسمحُ الروبوتُ لكَ بضغطِ هذا الزرّ؟ |
- şu ketçap sevmeyen adam. | Open Subtitles | هذا هوَ الزميل الذي لا يحبّ قنـاني الصلصة |
Ve yağ içermeyen şu ürünlere bakalım. | Open Subtitles | لكني لا يُمكنني أن أعرِف ما هوَ ذلكَ الشيء |
Bayrağını sana devredince sen de onun gibi inatçı çıktın. | Open Subtitles | و عندما ورثتي مسؤوليات عمله كنتِ عنيدة كما كان هوَ |
Eğer Cyril'i olduğu yerde bırakırsan Schillinger onun iliğini kemiğini kurutur. | Open Subtitles | لو تركتَ سيريل حيثُ هوَ سيقومُ شيلينجَر باستغلالِه |