Belirsizlik çok kötü bir şeydir. Evrimsel olarak kötüdür. Eğer onun yırtıcı bir hayvan olup olmadığından emin değilseniz, çok geç. | TED | الآن، الشك شيء سيء للغاية. إنه من الناحية التطورية هو أمر سيئ. إذا كنت غير متأكد أن ذلك مفترس، سيكون الأمر متأخرا جدا. |
Bu hikaye benim için mükemmel bir şekilde son öğrendiğim o dersi yakalıyor: Mutluluk bizim bulduğumuz değil, yarattığımız bir şeydir. | TED | ترسم تلك القصة بالنسبة لي الدرس الأخير الذي تعلمته: السعادة ليست شيئا نجده، بل هو أمر نصعنه. |
Ve majör depresyon, sistem bozulduğunda olan bir şeydir. | TED | و الاكتئاب الاكلنيكي هو أمر يحدث عندما يتعطل هذا النظام. |
Tasarım bir şey ve öğrendik ki, hayata geçirmek başka bir şey. | TED | التصميم هو أمر مستقل بذاته، وتطبيقه، كما تعلمنا، هو أمر آخر تقريباً |
Adam zırdeli. Kendiliğinden olan herhangi bir şey senin için sapkın. | Open Subtitles | أنت تعتقد أن أي شئ صغير و عفوي هو أمر شاذ |
En önemlisi, onu okuyabiliyoruz, Ki bu müthiş bir şey. | TED | حسنا قبل كل شئ, لأننا نستطيع قرأتها, و هو أمر هائل. |
Çocuk sahibi olmak harikadır ama hayatını tamamen değiştirir. | Open Subtitles | أنجاب طفل هو أمر رائع و لكنه يغير حياتك بالكامل |
Bölünme vardı, Ekselansları. Ne pahasına olursa olsun uzak durulması gereken bir durum. | Open Subtitles | كان هناك نزاع ، سموكم و هو أمر نريد تفاديه بأي ثمن |
Ve ben bunu iyi birşey olduğu için söylemiyorum, ama bir şeydir, değil mi ? | TED | وأنا لا أقول أن هذا هو أمر جيد، ولكنه يعني شيئًا، أليس كذلك؟ |
İnsanlar için bir yer inşa etmek iyi bir şeydir. | TED | لكن وكما تعلمون، تشييد مبنى كمكان من أجل الناس هو أمر جيد. |
Kütüphaneler, konser salonları, üniversiteler, müzeler yapmak iyi bir şeydir. Çünkü açık ve erişilebilir bir yer yapmış olursunuz. | TED | تشييد المكتبات وقاعات الحفلات الموسيقية، وتشييد الجامعات والمتاحف هو أمر جيد، لأنكم تصنعون مكانًا مفتوحًا، ويمكنُ الوصول إليه بسهولة. |
Onları strese maruz bıraktıkça kaslar mikroskopik yıkım yaşarlar, bu da bu konu dahilinde iyi bir şeydir. | TED | كلّما عرضتهم للاجهاد، سيعانون تلفا مجهريا، الذي، في هذه الحالة، هو أمر جيد. |
Bununla birlikte, SUDEP diğer rahatsızlıkların aksine şu anda buradaki insanların bu rakamları aşağıya çekebileceği bir şeydir. | TED | الموت المفاجئ في الصرع، على عكس الأمراض الأخرى، هو أمر يمكن للناس هنا فعل شيء لإيقافه. |
Ama önemli ve kötü değil. Önemli ve güzel bir şey. | Open Subtitles | و لكنه ليس أمر سيء جداً بل هو أمر جيد جداً |
Elbette gerçek hayatta birini takip etmek bambaşka bir şey. | Open Subtitles | بالطبع ، مطاردة أحدهم في الواقع هو أمر مختلف تماماً |
Baylar kusura bakmayın, ama bayanlardan tek farkınız bu kadar ufak bir şey. | TED | معذرة أيها الأولاد، لكن ما يجعلكم مختلفين هو أمر في غاية الصغر. |
Tabii Ki bu biraz komik ama ciddiyete geri dönersek, intihar fikri beyin travması yaşanan durumlarda çok yaygın. | TED | بالطبع من المفترض أن يكون مضحكا، ولكن بكل جدية، التفكير في الانتحار هو أمر شائع جدا مع إصابات المخ الناجمة عن صدمات. |
Bir de buna erkeklere karşı duyulan hislerin yanlış olduğuna dair inancı ekleyin bu durum zanlının içindeki vahşetin tamamen ortaya çıkmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | مقترنة مع إعتقاد سائد أن تصرفه وفق إنجذابه للرجال الأخرين هو أمر خاطئ هذه الحالة تسبب الإنفجار بعنف للجاني |
Olamaz. Ne utanç bir durum. | Open Subtitles | كم هو أمر مخجل , ملابسها الداخليه ظاهرة |