Kontrol ve dengeler bu yüzden var. | TED | هذا هو السبب الذى من أجله توجد لدينا ضوابط وتوازنات. |
Bu yüzden milletvekilleri ve onların temsil ettiği insanlar arasında yaratıcı bir güvensizlik var. | TED | هذا هو السبب الذى من أجله يوجد لدينا انعدام الثقة الخلاق هذا بين الممثلين و الذين يمثلونهم. |
Bayanlar, baylar. Tahtımı bu yüzden kaybettim. | Open Subtitles | السيدات والسادة , هذا هو السبب الذى جعلنى فقدت عرشى |
Güzel kadınlar bu yüzden onu kullanıyorlar. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذى يجعل المرأة المحبوبة تستخدمه |
Bu yüzden mi benim geziye katılmamı istemiyordun? | Open Subtitles | أهذا هو السبب الذى لم تكن تريد ان تصحبنى معك من اجله ؟ |
Bu yüzden biletimi alıp hemen içeri girdim. | Open Subtitles | الطقس فظيع بالخارج هذا هو السبب الذى جعلنى أشترى تذكره و أدخل هنا |
Ama ben bu yüzden burada yaşıyorum ve sense sadece geçiyorsun. | Open Subtitles | ولكن هذا هو السبب الذى جعلنى أعيش هنا وأنت مجرد عابر سبيل |
Bu yüzden bu işi yapmıyor muyum? | Open Subtitles | أهذا هو السبب الذى من أجله أعطيتنى المهمة؟ |
Haklısın. Bu yüzden elimizdeki tek sağlam ipucunu izleyeceğiz. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذى يجعلنا نتبع شخص صلب يقودنا لهذا |
Zaten o yüzden şarkılı, danslı filmler yapıyoruz. Bak sen şu Hollywood aşığına. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذى نزرع من أجله الشجر فى بلادنا، لنرقص حوله |
İşte bu yüzden, o kargaşaya girecek ve bir şeyler çekeceksin. | Open Subtitles | و هذا هو السبب الذى سيضطرك أن تعود مجدداً لتلك الفوضى و تصور شيئاً |
O yüzden de kuralları değiştirmek zorundayız. | Open Subtitles | و هذا هو السبب الذى سيدفعنا لنغير تلك القواعد |
O yüzden hapse o girdi sen değil. | Open Subtitles | وهذا هو السبب الذى يجعله فى السجن وأنتى لا |
İşte bu yüzden seninle ortak olacağız, Jerseyli. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذى نسعى الية في العمل معا .. جيرسي |
Bu yüzden takımlara girmiyorum. İnsanlarla ilişkilerim iyi değil. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذى جعلنى لا انضم لفريق ليس عندى مهارات اجتماعية |
Clarice, belki de o yüzden bir araya geldik bir çeşit kader uğruna.. | Open Subtitles | ... كلاريس ربما هذا هو السبب الذى جمعنا سويا نوعا ما من القدر |
Sanırım bu yüzden sana gelip kalmayı bu kadar çok istedim. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا هو السبب الذى أردت من أجله القدوم والبقاء معك بشده |
Bu yüzden herkes sana gerçeği söylemeye korkarken benim söylediklerime güvenmelisin. | Open Subtitles | تعالى الأن ..... وهذا هو السبب الذى تثق بى لأقول لك |
Psikiyatristlerimizden biri onu tedavi ediyor ama fazla ilerleme kaydedemedi, seni bu yüzden çağırdık. | Open Subtitles | أحد أطبائنا النفسيين يعالجها ولكن لم يحرز أى تقدم وهذا هو السبب الذى طلبناك |
Bu yüzden Hoyt'a beni kanala bağlamasını söyledim, çünkü biliyorum ki... | Open Subtitles | هذا هو السبب الذى جعلت هويت يضعنى على الخط ، لأنني كنت أعرف |