"هو قضاء" - Translation from Arabic to Turkish

    • geçirmek
        
    Daima dünyadaki en önemli şeyin aile ile zaman geçirmek olduğuna inanmışımdır. Open Subtitles لطالما شعرت بأن أهم شيء في العالم، هو قضاء الوقت مع العائلة.
    İnanamıyorum. Buraya geliş amacımızın çocuklardan uzakta bir gece geçirmek olduğunu sanmıştım. Open Subtitles اعتقدت ان الهدف من المجئ هنا هو قضاء ليلة من غير اطفال
    Leilei'nin, fiziksel alemden ya da diğer alemlerde acı çekenlere yardım etmenin iyi vakit geçirmek olduğunu, bunu zevk alarak yaptığını söylemesini seviyorum. TED أحب قول ليلي ان مساعدة من يشعرون بالسوء بطريقة مادية أو بأي طريقة أخرى هو قضاء وقت جيد, عملها عن طريق قضاء وقت جيد.
    Uğraşıyorum, ama tek istediği beraber vakit geçirmek. Open Subtitles أنا أحاول ولكن كل ما تريده هو قضاء الوقت معي حقا؟
    Tek yapmak istediğimi günlerimi onun konuşmasını, şarkı söylemesini ve telefonda temizlikçi kadına bağırmasını dinleyerek geçirmek. Open Subtitles كلّ ما أشاء، هو قضاء وقتي أستمع إليها تتحدث، تغنّي وتصرخ على عاملة التنظيف على الهاتف
    Tek seçeneğin zamanını benimle geçirmek, yoksa burada çürüyüp gideceksin. Open Subtitles خيارك الوحيد هو قضاء مدتك معي أو تتعفن في هذا المكان
    Bütün yapacağım günü eski yardakçılarımla geçirmek. Open Subtitles كل ما سأفعله هو قضاء يوم برفقة تابعاتي السابقات
    Çünkü senin için önemli olan buradan kaçıp kız arkadaşınla vakit geçirmek. Open Subtitles لأنك تظن أن الأهم هو قضاء الوقت مع صديقتك.
    Bilgisayar başında bir saat geçirmek yetti. Open Subtitles كل ما لزمني هو قضاء ساعة امـام جهاز الكومبيوتر.
    Bu sefer o tüm vaktini çocuğuyla geçirmek istiyor ama bu sefer de çocuk kendi ailesiyle meşgul ve vakit bulamıyor. Open Subtitles عجوزا جدا وكل ما يريده هو قضاء الوقت مع إبنه لكن.. أصبح الإبن مشغولا مع عائلته و..
    Doğum gününü tuvalette geçirmek istiyorsan memnuniyetle seninle birlikte geçiririm. Open Subtitles فلو كان ما تريده هو قضاء عيد مولدك في الحمام يسعدني القيام بذلك معك
    Ama ne yapmak istediğime karar verdim ve bu da, geriye kaç yıl ömrüm kaldıysa hepsini, gençleri destekleyerek geçirmek ve yapabileceğim ne varsa, her şeyimle az da olsa ihtiyaçlarında yanlarında olmaktı. TED ولكن قررت أن ما أردت فعله هو قضاء السنوات القادمة من حياتي في دعم الشباب ومحاولة أن أكون موجودة بطرق بسيطة، مهما كانت الطريقة.
    Tek istediğim seninle vakit geçirmek. Open Subtitles كل مأريده هو قضاء بعض الوقت معكِ.
    İstediğim şey noeli seninle geçirmek. Open Subtitles ما أريده هو قضاء عيد الميلاد معك.
    Beni New York'a postaladığında zaten yapacağım tek şey annemle zaman geçirmek olacak. Open Subtitles ،"عندما تجرونني لـ"نيويورك كلّ ما سأفعله هو قضاء الوقت مع أمّي
    Beni burada tutmak için neler söyleyebileceğini düşünüyorsun çünkü isteyeceğin son şey bütün geceyi bu içkiyle ve dağınık saçlı arkadaşınla geçirmek istemiyorsun. Open Subtitles تتساءل عما يُمكنك قوله أو فعله لتبقني مهتمة لأن أخر شيء ترغب به هو قضاء باقي الليلة تحتسي الويسكي برفقة صديقك ذو الشعر الأشعث
    Tüm bu olayın beraber zaman geçirmek olduğunu sanıyordun. Open Subtitles خلت أن الهدف هو قضاء وقت معاً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more