Hepsini bir kenara bırakınca, tamamen sağlıklı ve heteroseksüel seks yaşıyorsanız, tek bir ilişki ile enfekte olma riskiniz 1/1000. | TED | على كل حال، إذا كنت بصحة جيدة وتمارس الجنس الغيري فإن احتمال الإصابة في جلسة واحدة هي واحد في الألف |
Eğer 85'e kadar ya da daha fazla yaşamayı umuyorsanız Alzheimer'a yakalanma şansınız neredeyse ikiye bir olacak. | TED | إذا كنتم تأملون العيش لعمر 85 فما فوق، ففرص إصابتكم بالزهايمرز هي واحد من اثنين. |
Bunlardan hangisi gerçekten bir ? | TED | أي من هذه هي واحد حقيقي؟ حسنا، هي جميعا كذلك، بطبيعة الحال، وهذا ما كان مدرسو الإبتدائي يحاولون إخباري به. |
Aslında, Afrika'nın Sahara Çölünün altında, bir optometriste 8 milyon nüfusun karşılık geldiği bazı ülkeler mevcut. | TED | في الحقيقة، هناك العديد من البلدان في أفريقيا جنوب الصحراء حيث نسبة أخصائي العيون هي واحد الى ثمانية ملايين نسمة. |
Dünya'dan 7.000 ışık yılı uzakta bulunan sütunlar Evren'deki milyarlarca yıldız oluşum bölgelerinden yalnızca biri olan Kartal Nebulası'nın bir parçasıdır. | Open Subtitles | على بعد 7000 سنة ضوئية من الأرض هذه المراكز هي جزء من سديم النسر والتي هي واحد من مليارات أماكن تكوين النجوم في الكون |
Ryuzaki, eğer yediliden birinin Kira olma ihtimali varsa aralarından birisini ararsak yedide bir ihtimalle onu arayabiliriz değil mi? | Open Subtitles | ريوزاكي إن كان كيرا حقاً بين هؤلاء السبعة ففرصتي بالاتصال عليهم وأن يرد كيرا هي واحد على سبعة صحيح؟ |
Yüksek enerjili Büyük Patlama'yla bir evren oluşma şansı 1 bölü 10 değil ardından gelen 10 tane 0'a da eklenen tam 123 tane 0 kadardır. | Open Subtitles | فرص بداية الكون بواسطة حرارة عالية كالانفجار العظيم هي واحد من عشرة بالإضافة إلى عشرة أصفار |
Eğer büyük ikramiyeyi şansının milyonda bir olduğu bir kumar makinesini bütün gün boyunca oynasanız bile hiçbir şey kazanamayabilirsiniz. | Open Subtitles | لو أنك تلعب لعبة قمار حيث أن أحتمالات أن تكون صحيحا هي واحد مليون لواحد |
Peki, lotoyu kazanma şansımız 100 milyonda bir iken her hafta bilet almaya devam ediyoruz değil mi? | Open Subtitles | حسنا. حسنا، فرصك من الفوز في اليانصيب هي واحد في 100 مليون، وبعد تشتري تذكرة كل أسبوع. |
Kazanma şansım 13,986,816da bir olsa bile denemekten zarar gelmez diye düşündüm. | Open Subtitles | رغم أنني أعلم أن احتمالية الفوز هي واحد إلى 13986816 ارتأيت أن لا ضير في المحاولة |
Adli tıpçılar, "Bu adamın masum olma şansı üç milyonda bir." | TED | قال خبراء الطب الشرعي، " فرصة أن يكون هذا الشخص بريئاً هي واحد في ثلاثة مليون. |
Ama bu milyonda bir ihtimal. | Open Subtitles | لكن نسبة حدوثها هي واحد في المليون |
Ama bu milyonda bir ihtimal. | Open Subtitles | لكن نسبة حدوثها هي واحد في المليون |
Bizim buradan kurtulma şansımız milyonda bir. | Open Subtitles | فرصتنا هي واحد لمليون بالنجاة من هنا |
Şurada yazıyor ki... yakalanma şansın milyonda bir'miş. | Open Subtitles | وتقول هناك حق... فرصك من الحصول عليه هي واحد في المليون. |
Sağlıklı bir doğum şansı beşte bir. | Open Subtitles | فرصة الولادة الطبيعية هي واحد لكل خمسة |
Ama iyi haber şu ki, böyle birşeyin bu "anahtar deliği"nden geçerek, sonrasında bize çarpma olasılığı milyonda bir; yani çok çok düşük bir ihtimal. | TED | الخبر الجيد هو أن إحتمالية مروره عبر ثقب المفتاح هذا وإصطدامه بنا هي واحد من مليون، تقريباً - إحتمالية بالغة الضآلة، لذا فإنني شخصياً |
Şöyle söyleyim ,milyonda bir bulunacak biri. | Open Subtitles | l يُخبرُك، رجل، هي واحد في a مليون. |
bir milyon, bir ve bu kadar sıfırdan oluşur. | Open Subtitles | المليون هي واحد... و الكثير من الأصفار |
İyi bir tane buldum, iyi bir tane buldum! | Open Subtitles | ها هي واحد جيدة. |