O zaman öyle düşünüyordum ve yanlış düşündüğüm ortaya çıktı. | Open Subtitles | ذلك ما ظننته في تلك الليلة وأتضح أن ذلك غير صحيح |
Hesapladım ve periler seni babama geri getirdiğinde üç aylık hamile olduğun ortaya çıktı. | Open Subtitles | لقد أجريت الحسابات وأتضح أنك كنت حامل بشهرك الثالث عندما أعادت الجنيات إلى أبي |
Portia Frampton'un hamile olduğu ortaya çıktı. Hamile mi? | Open Subtitles | لذا أجريتُ بعض الفحوص عليه وأتضح أنّ (بورشيا فرامبتون) كانت حبلى |
Meğer o süreçte ihtiyacım olan birinci şahıstan nişancılık oyunuymuş. | Open Subtitles | وأتضح أن لعبة إطلاق النار الفردية كانت ما أحتاجه تماماً |
Sonradan öğrendim ki, bardaki o barmen Meğer ensest bir ilişki içindeymiş ve üzülerek belirtmek isterim ki, sonunda yalnız kaldım. | Open Subtitles | وأتضح أن الساقي الوسيم كان مشترك في عرض لعين غريب.. |
Uyumakla ilgili sorunlarım vardı görünüşe göre ciddi anlamda sorun olmaya başladı. | Open Subtitles | النوم في مشاكل من أعاني كنت أنني أقوله, ما كل حقيقية مشاكل أنها وأتضح |
Sonra yumurtaları açtım ve yaprak bitlerinin kanatsız olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لذلك فقّست البيض وأتضح أن "المن مجنّح" |
Ve tamamen yanlış olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | وأتضح أنني كنت مخطئة تماماً |
Ve haksız olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | وأتضح أنه على خطأ |
Ama sahtekârın teki olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | وأتضح أنه محتال حقيقي |
Sınırları Olmayan Doktorlar'dan olmadığı da ortaya çıktı. | Open Subtitles | وأتضح أنه ليس من جمعية "أطباء بلا حدود" أطلاقاً. -أنه مع... |
Hamile olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | وأتضح انها حامل |
ortaya çıktı ki Bay Anderson aslında yazarmış. | Open Subtitles | "وأتضح لي بأن السيد (أندرسون) كاتب" |
Meğer O Tanrı bir sincapmış. | Open Subtitles | وأتضح.. أن ذلك "الرب" كان سنجاباً. |
Meğer O Tanrı bir sincapmış. | Open Subtitles | وأتضح.. أن ذلك "الرب" كان سنجاباً. |
Uyumakla ilgili sorunlarım vardı görünüşe göre ciddi anlamda sorun olmaya başladı. | Open Subtitles | كل ما أقوله, أنني كنت أعاني من مشاكل في النوم وأتضح أنها مشاكل حقيقية |